1. 4369 sayılı Kanun(1) ile 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun(2) zirai kazançların vergilendirilmesine yönelik maddelerinde yapılan değişikliklere ilişkin olarak aşağıdaki açıklamaların yapılması gerekli görülmüştür.
AMAÇ
2. Bilindiği üzere, zirai kazancın vergilendirilmesine ilişkin olarak 4369 sayılı Kanun'la değiştirilmeden önce yürürlülükte bulunan hükümlere göre; işletme büyü klüğü ölçüsünün yanında yıllık hasılat tutarlarına da bakılmaktaydı. Buna göre, Gelir Vergisi Kanunu'nun 12 'nci ve 13 üncü maddelerinde yazılı işletme büyüklüğü ve yıllık satış tutarı ölçülerini aşmayan çiftçiler gelir vergisinden muaf tutulmakta, vergiye tabi olacak çiftçilerden yıllık hasılat tutarları 53' üncü maddede yazılı haddi aşmayanların kazançları götürü gider esasına, aşanların kazançları ise gerçek kazanç usulüne göre tespit olunmaktaydı. Çiftçilerin vergiye tabi olup olmayacaklarının, vergiye tabi olmaları halinde ise kazanç tespit yönteminin satış tutarları esas alınarak belirlenmesi, çiftçileri yaptıkları satışlar için belge talep etmemeye ve bu yolla hasılatlarını gizlemeye sevk etmiştir. Bu şekilde belgesiz olarak ticari ve sınai hayata intikal eden tarım ürünleri kayıt dışı ekonominin önemli bir kaynağı haline gelmişti.
3. Bu sakıncaların ortadan kaldırılması amacıyla, 4369 sayılı Kanun'la zirai kazancın vergilendirme esasları yeniden belirlenmiş kesinti suretiyle vergilendirme temel vergilendirme esası olarak konulmuştur. Zirai kazancın vergilendirilmesinde h asılat ölçüsü tamamen kaldırılmış, işletme büyüklüğü ölçüleri de önemli ölçüde artırılmıştır. Buna göre işletme büyüklüğü ölçülerini aşan çiftçiler zirai kazançlarını zirai işletme veya bilanço esasına göre tespit edeceklerdir. Bu ölçüle ri aşmayan çiftçiler bakımından ise tevkifat nihai vergileme olacaktır. Yapılan bu düzenleme ile çiftçilerin satışlarında belge almama çekinceleri ortadan kaldırılmıştır. Ayrıca diğer kazanç ve irat uygulamasında çiftçilerin müstahsil makbuzlarında yer ala n tutarlar izah nedeni olarak kabul edilmek ve çiftçilerin avans, kredi, sübvansiyon gibi ayni ve nakdi destekleme unsurlarından yararlanmaları aldıkları ve düzenledikleri belgelere bağlanmak suretiyle zirai faaliyetlerin belge düzeni içinde yapılması avan tajlı hale getirilmiştir.
4. Tebliğin izleyen bölümlerinde, yapılan düzenlemelerin ayrıntılarına ilişkin açıklamalara yer verilmiştir.
2. ZİRAİ KAZANÇTA VERGİLEMENİN GENEL ESASLARI
2.1.Temel Vergilendirme Şekli
5.Gelir Vergisi Kanunu'nun 53' üncü maddesinde yapılan değişiklikle çiftçilerin elde ettikleri zirai kazançların herhangi bir ayrıma tabi tutulmaksızın Gelir Vergisi Kanunu'nun 94' üncü maddesine göre hasılatları üzerinden tevkifat yapılmak suretiyle vergilendirileceği hükme bağlanmıştır.
Ancak , söz konusu madde hükmüne göre;
-54' üncü maddede yazılı işletme büyüklüğü ölçülerini aşan,
-Bir biçerdövere veya bu mahiyetteki bir motorlu araca sahip olan,
-On yaşına kadar ikiden fazla traktöre sahip olan
çiftçilerin kazançları gerçek usulde tespit olunarak vergilendirilecektir. Öte yandan, 4369 sayılı Kanun'la Gelir Vergisi Kanunu'na eklenen geçici 45' inci madde uyarınca, on yaşına kadar ikiden fazla traktöre sahip olma şartı çiftçinin kendi işinde kullanılması koşuluyla 2007 yılı s onuna kadar on yıl süreyle dikkate alınmayacaktır. Bu şekilde gerçek usulde vergilendirilecek çiftçiler kazançlarını zirai işletme hesabı veya diledikleri takdirde bilanço esasına göre tespit edeceklerdir.
6. İşletme büyüklüğü ölçülerini ve yukarıda belirtilen sınırlamaları aşmayan çiftçiler hasılatları üzerinden tevkifat yapılmak suretiyle vergilendirilecekler ve beyanname vermeyeceklerdir. Bu çiftçilerin tevkifat suretiyle ödedikleri vergiler nihai vergileri olacaktır.
2.2. İşletme Büyüklüğü Ölçüleri
7. Zirai kazancın gerçek usulde tespitinde dikkate alınacak işletme büyüklüğü ölçülerine ilişkin uygulama esasları aşağıda açıklanmıştır.
2.2.1. Aile İşletmeleri
8. Aile reisi ile birlikte yaşayan eş ve velayet altındaki çocuklara ait işletmelerde işletme büyüklüğü toplu olarak dikkate alınacaktır.
2.2.2. Ortaklık Halindeki İşletmeler
9. Ortaklık halindeki işletmelerde işletme büyüklüğü toplu olarak dikkate alınacaktır. Ortaklıklarda ortaklığın birden fazla işletmeye taalluk etmesi veya işletmelerin ayrı ayrı mahallerde bulunması durumu değiştirmeyecektir.
ÖRNEK:
iki kişi ortak olarak 1998 yılında, 500 dönümlük taban ve 300 dönümlük kıraç arazide buğday ziraatı yapmaktadır. Ortakların ortaklık dışında başka zirai faaliyeti bulunmamaktadır. Kanunda hububat ziraatında işletme büyüklüğü ölçüsü kıraç arazide taban arazi için belirlenen ölçünün iki katı olarak belirlenmiştir. Bu nedenle ortaklığın taban arazide buğday ektiği arazi ile üzerinde buğday ziraatı yapılan kıraç arazinin yarısı toplamı (5 00+150=) 650 dönüm 1998 yılında taban arazi için geçerli had olan 600 dönümü aştığından ortaklığın kazancının gerçek usulde tespit edilmesi gerekmektedir. Bu ortaklığın aynı araziler üzerinde buğday ziraatine devam etmesi durumunda, 26/11/1998 Tarihli ve 9 8/12095 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile 1/1/1999 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yeniden belirlenen işletme büyüklüğü ölçüleri aşılmadığından, ortaklar 1999 yılında gerçek usulde vergilendirilmeyeceklerdir.