Bu doküman Resmi Gazete dışında bir kaynakta yayınlanmıştır. Konsolide metin çalışmaları ilgili kaynak güncellendikçe sağlanabilmektedir.
Bakanlığımız taşra teşkilâtından alınan yazılardan ve mükellefler tarafından yapılan müracaatlardan, çeşitli araç, makina ve aletlerin ücret mukabilinde çalıştırılması ve kiraya verilmesi suretiyle sağlanan gelirlerin, Gelir Vergisi Kanununun 2. maddesinde öngörülen gelir unsurlarından hangisine dahil edileceği ve ne şekilde vergilendirileceği konusunda tereddüde düşüldüğü anlaşılmaktadır.
Söz konusu tereddütleri ortadan kaldırmak ve mevcut olduğu müşahade edilen farklı uygulamalara son vermek amacı ile, her türlü araç, makina ve aletlerin ücretle çalıştırılmasından ve kiraya verilmesinden elde edilen kazanç ve iratların mahiyeti ile bunların muafiyet, vergileme şekli ve defter tutma usullerinin tâyini sırasında nasıl bir işleme tabi tutulacağı konularında aşağıdaki açıklamaların yapılması zarurî görülmüştür.
I - ARAÇ, MAKİNA VE ALETLERİN ÜCRET KARŞILIĞINDA İŞLETİLMESİNDEN SAĞLANAN KAZANÇLAR:
Bilindiği üzere, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 11. maddesinde, ticarethane veya fabrika yahut ticarî şekilde işletilen diğer müesseselerin ticarî işletme olduğu belirtilmiş, 12. maddesinde bazı iş nev'ileri sayılarak bunlarla veya mahiyetçe bunlara benziyen işlerle uğraşmak üzere kurulan müesseselerin ticarethane sayılacağına değinilmiş, 13. maddesinde ticarî şekilde işletilen müesseseler açıklanmış ve 3. maddesinde de ticarethane veya fabrika yahut ticarî şekilde işletilen diğer bir müesseseyi ilgilendiren bütün muamele, fiil ve işler" in ticarî faaliyetlerden (iş) olduğu hükme bağlanmıştır.
Diğer taraftan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 37. maddesinde Her türlü ticarî ve sınaî faaliyetlerden doğan kazançların ticarî kazanç, ayni kanunun 82. maddesinin 1. fıkrasında ise arızî olarak ticarî muamelelerin icrasından elde edilen kazançların arızî ticarî kazanç olduğu belirtilmiş bulunmaktadır.
Açıklanan şu hükümler muvacehesinde, her türlü araç, makina ve aletlerin ücret karşılığında işletilmesinin prensip itibariyle ticarî iş ya da diğer bir deyimle ticarî faaliyet, bu nev'i faaliyetlerden sağlanan kazançların ise, faaliyetin devamlı bir mahiyet arzetmesi halinde ticarî kazanç, aksi takdirde arızî ticarî kazanç teşkil edeceği aşikârdır. Prensip bu olmakla beraber, söz konusu araç, makina ve aletlerin, bunlara tasarruf eden kimsenin özel servetine ya da ticarî yahut ziraî bir işletmenin bünyesine dahil bulunmalarına göre, değişik bir takım ihtimallerin vârit olabileceğini de belirtmek zarureti vardır. Aşağıda bu ihtimaller üzerinde durulacaktır.
Bu konudaki açıklamalara geçmeden önce şu hususu belirtmek gerekir ki, sözü edilen iktisadî kıymetlerin özel servete veya ticarî yahut ziraî bir işletmeye dahil bulunmasından maksat, sadece bir şahıs ya da işletmenin bunların mülkiyetine sahip olması demek değildir; bu kavram müteakip bölümlerde, Gelir Vergisi Kanununun 70. maddesindeki ifadeye paralel olarak, kişilerin veya işletmelerin sahip bulundukları kıymetler yaııında, mutasarrıfı, zilyedi, kiracısı veya intifa hakkı sahibi sıfatiyle ellerinde tuttukları araç, makina ve aletleri de kapsıyan daha geniş bir anlamda kullanılmış bulunmaktadır.
A - ÖZEL SERVETE DAHİL BULUNANLAR:
Özel servete (mâmelek) dahil bulunan araç, makina ve aletlerin ya sadece özel işlerde kullanılması, ya esas itibariyle özel işlerde kullanılmakla beraber arızî olarak ücret karşılığında başkalarının işlerinde çalıştırılması ya da kazanç temini amacı ile devamlı bir şekilde işletilmesi söz konusu olabilir.
1. Özel işlerde kullanılanlar:
Şahsî yaşama alanına taallûk eden faaliyetler ve bu faaliyetlerle ilgili istifadeler veya giderler, gelir vergisinin konusuna girmiyen, ona tamamen yabancı olan hususlardır. Bu itibarla, özel servetten sağlanan ve sadece özel işlerde kullanılan otomobil ve benzerî araçlarla, çeşitli ev makina aletleri gibi iktisadî kıymetlerin, gelir vergisi mükellefiyeti ile hiçbir ilişkisi mevcut bulunmamaktadır.
Burada şunu da belirtelim ki, bir kimsenin şahsî mâmelekine dahil araç, makina veya aletlerin, o kimsenin ticarî işletmesinde de kullanılması halinde, bunlar için yapılan amortismanlar haricindeki giderlerin yarısının, Gelir Vergisi Kanununun 40. maddesinin 1. fıkrası hükmüne göre, söz konusu iktisadî kıymetlerden yararlanmış olan işletmenin ticarî kazancından indirilmesi mümkündür. Buna mukabil, aynı şekilde ziraî işletmelerde kullanılan özel otomobillerin, işletme masrafları gibi amortismanlarının yarısının da işletmeye masraf yazılması caizdir. (G. V. K. Md.: 57/11)
2. Arızî olarak ücret karşılığında çalıştırılanlar:
Özel mâmeleke dahil bulunan ve esas itibariyle özel işlerde kullanılmakla beraber istisnaî ve arızî olarak başkalarının işlerinde de çalıştırılan araç, makina ve aletlerden sağlanan kazançlar, Gelir Vergisi Kanunu'nun 82. maddesinin 1. fıkrası hükmüne göre arızî ticarî kazanç teşkil etmektedir. Onun içindir ki bu nev'i kazançların 82. maddede her muamele için öngörülen 1.000; liralık istisna haddini aşan kısmının, arızî ticarî kazanç olarak vergiye tâbi tutulması lâzımdır.