Büyük Millet Meclisince 8/6/1959 tarihinde kabul edilmiş bulunan 7338 numaralı Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu, 15/6/1959 tarihli ve 10231 numaralı Resmî Gazete ile neşir ve ilân olunmuştur.
15/8/1959 tarihinde meriyete girmiş bulunan kanunun tatbikatta tereddüdü mucip olabilecek hükümleri hakkında aşağıda gerekli izahat verilmiştir.
Kanunun 1 inci madesi: Kanunun 1 inci maddesi verginin hudut ve şümulünü ve mevzuunu tâyin etmektedir. Maddede kanunun hudut ve şumulü sarahatan belirtilmiş ve mükelefiyet noktasından (Mal - tabiiyet) esası kabul edilerek miras hisseleri üzerinden vergi istifası-prensibi muhafaza olunmuştur. İşbu birinci madde hükmüne göre veraset tarikiyle veya herhangi bir surette olursa olsun ivazsız bir tarzda hakikî veya hükmi bir şahıstan diğer hakiki veya hükmi bir şahsa intikal eden malar Veraset ve İntikal Vergisine tabidir. Bu esasa göre:
1 - Muris veya tasarrufu yapan şahıs ister Türkiye Cumhuriyeti tabiiyetinde olsun isterse diğer bir ecnebi devlet tabiiyetinde bulunsun, Türkiye Cumhuriyeti hudutları dâhilinde bulunan mallar ile nerede olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti tabiiyetinde bulunan şahıslara ait mallar;
2 - Türkiye Cumhuriyeti tabiiyetinde bulunan şahısların ecnebi memleketlerde aynı yolardan iktisap edecekleri mallar;
3 - Birinci madde ile kabul edilen esaslara ve maddenin son fıkrası hükmünün muhalif mefhumuna göre; Türkiyede ikametgâhı bulunan ecnebi bir şahsa, Türkiye Cumhuriyeti tabiiyetinde bulunan bir şahıstan veraset tarikiyle veya ivazsız bir tarzda intikal eden Türkiye Cumhuriyeti hudutları dışındaki mallar,
veraset ve intikal vergisinin mevzuunu teşkil, etmekte ve Türkiye'de ikametgâhı olmayan yabancı bir şahsa Türkiye Cumhuriyeti hudutları dışında intikal eden mallar, bu verginin mevzuu dışında kalmaktadır.
2 - Kanunun 2 nci maddesi: Bu maddede; kanunda kullanılan tâbirlerin ifade ettikleri manalar izah edilmekte olduğundan burada «mallar» tâbirinden maada tavzihi mucip bir cihet mevcut değildir.
2 nci maddenin «b» fıkrasındaki tarife göre, «mal» tâbiri mülkiyete mevzu olabilen menkul ve gayrimenkul şeylerle mameleke girebilen tescile tabi olsun olmasın, her türlü hakları ve alacakları ifade etmektedir.
Malları; menkul (Kıymet ve mahiyetine halel gelmeksizin bir yerden diğer bir yere naklolunabilen mobilya, banknot, kıymetli evrak gibi) ve gayrimenkul (Tarla, ev, apartman gibi yerini değiştirmiyen) olarak ikiye ayırmak mümkün olduğu gibi (Maddî malar) ve (Gayri maddî mallar) diye de tefrik edilebilir. Bu tasnife göre:
a) Menkul ve gayrimenkul olsun ayni bir hak mevzuu olan şeylere (Evler, apartmanlar, mobilya, kıymetli senetler, ziynet eşyası gibi) madî mallar,
b) Fikrî faaliyet ve yaratıcılığın meydana getirdiği (Telif ve tercüme eserleri, keşif ve ihtira beratı gibi) mallara da gayri maddi mallar, denir.
Mamelek ise, bir şahsın hukuki bir bütünlük teşkil eylemek üzere sahip veya mükellef olabileceği, para ile ölçülebilen mal, hak ve borçlarının tamamıdır.
Mülga kanunun birinci maddesiyle sadece (Tescile tabi hukuk ve menafi) vergiye tabi tutulmuş bulunmasına mukabil mer’i kanun tescile tabi olsun, olmasın bütün hak ve menfaatleri mevzuunun şümulüne almaktadır.
Bu arada, ölüme bağlı tasarrufların bir nev’i olan hayat sigortaları ve bunların muhtelif nevileri olan (Cihaz, tahsil ve terbiye, % 10 iratlı gibi) sigortalar da «mal» mefhumuna girmekte ve binnetice vergiye tabi bulunmaktadır.
3 - Kanunun 3 üncü maddesi: Bu maddede veraset ve intikal vergisinden muaf tutulmuş olan hakikî ve hükmi şahıslar, 3 fıkrada tesbit edilmektedir. Bu hükümlere göre:
a) Fıkrada tadat olunan hükmi şahıslara vâki olacak bilûmum intikaller vergiden muaf tutulmakta ve ayrıca fıkranın sonundaki kayıtla bunlara ait veya bunların aralarında kurdukları teşekküllerden kurumlar vergisine tabi olmayanlar da muafiyetten istifade ettirilmektedir. Ancak bu teşekküllerin muafiyetten istifade edebilmeleri, kurumlar vergisine tabi olmamaları şartına bağlanmış olduğundan, kurumlar vergisine tabi bulunanlar hakkında muafiyet hükümlerinin tatbiki mümkün değildir.
b) Bu fıkra ile muafiyetten istifade ettirilen teşekküller, 1836 numaralı kanunun 2 nci maddesine 5381 numaralı kanunla eklenen 11 inci fıkrada sayılanlar gibi menafii umumiyeye hadim olmamakla beraber umumun menfaatine hizmet maksadiyle kurulmuş olanlardır. Bu maksatla kurulmamış olan teşekküller bu hükümden istifade edemezler. Fıkrada «gibi» edatiyle bu sayılanların dışında kalan bunlara benzer teşekküllerin de fıkranın şümulüne girecekleri ifade edilmiş bulunduğu cihetle mümasil teşekküllerin bu fıkra mucibince muafiyetten istifade edecekleri tabiidir.
c) Fıkrası; mülga 797 numaralı kanunun muaddel 2 nci maddesinin 7 nci fıkrası yerine kaim olan hükümleri ihtiva etmektedir. Mülga kanunun sözü edilen 7 nci fıkrasiyle yalnız yabancı hükümetlerin sefirleriyle sefarethane memurları ve bunların aileleri efradı muafiyetten istifade ettirilmişti. Bu fıkrada derpiş olunan muafiyet; maslahatgüzarlarla konsoloslara ve konsolosluk memurlarına ve Türkiye’de resmî bir vazife ile memur edilenlere ve bunların aileleri efradına da teşmil edilmiştir. Ancak muafiyetten istifade edilebilmesi için bu hususta devletler arasında (Mütekabiliyet şartı) nın mevcut olması icabettiği gibi sefarethane ve konsoloshane memurlarının o devletin tabiiyetinde bulunması icabeder.