Bazı vergi kanunlarında değişiklikler yapan ve 11 Aralık 1985 tarih, 18955 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 3239 sayılı kanunla 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun değerleme ve amortisman hükümlerinde yapılan değişiklikler ile aynı Kanunun bazı maddelerinin uygulanması sırasında tereddüt konusu olan hususlar aşağıda açıklanmıştır.
A- Değerleme ve Amortisman Hükümlerinde Yapılan Değişiklikler
1- 3239 sayılı Kanunun 22 nci maddesi ile, Vergi Usul Kanunu'nun borçların değerlemesine ilişkin 285 inci maddesine son fıkra olarak; "Alacak senetlerini değerleme gününün kıymetine irca eden mükellefler borç senetlerini de aynı işleme tabi tutmak zorundadırlar." hükmü eklenmiştir.
Bilindiği gibi, Vergi Usul Kanununda alacak ve borçların değerlemesinde aynı esaslar kabul edilmiştir. Alacak veya borçlar esas itibariyle mukayyet değerle değerlenmekte ancak vadesi gelmemiş senede bağlı alacak ve borçların değerlemesinde, banka, banker ve sigorta şirketleri dışındaki mükellefler, reeskont uygulama konusunda seçimlik hakkına sahip bulunmaktadırlar.
Vergi Usul Kanununda, belirtilen esaslar aynı olmakla beraber alacakların değerlemesi 281, borçların değerlemesi 285 inci maddelerde ayrı ayrı hükme bağlandığından, mükelleflerce vadesi gelmemiş senede bağlı alacaklar, değerleme gününde reeskonta tabi tutulurken, borç senetlerinin aynı işleme tabi tutulmaması Kanun değişikliğine kadar mümkün bulunuyordu.
Bu defa, Vergi Usul Kanunu'nun 285 inci maddesine eklenen yeni fıkra ile 1.1.1986 tarihinden itibaren, vadesi gelmemiş alacak senetlerini değerleme gününün kıymetine irca eden mükelleflerin, vadesi gelmemiş borç senetlerini de aynı işleme tabi tutmaları mecburiyeti getirilmiştir.
2- 3239 sayılı Kanunun 37 nci maddesi ile, Vergi Usul Kanunu'nun 313 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan iktisadi kıymetlerin amortismana tabi tutulmayarak doğrudan doğruya gider yazılabilecek miktarına ilişkin 5.000,- liralık had 100.000.- liraya yükseltilmiştir.
Buna göre, 1.1.1986 tarihinden sonra iktisap edilen ve değeri 100.000,- lirayı aşmayan peştemallıklar ile işletmede kullanılan ve değeri 100.000,- lirayı aşmayan alet, edevat, mefruşat ve demirbaşlar amortismana tabi tutulmayarak doğrudan doğruya gider yazılabilecektir.
Ancak, eskiden olduğu gibi iktisadi ve teknik bakımdan bütünlük arz edenlerde bu had topluca dikkate alınacaktır.
Değeri 100.000,- liranın altında olsa dahi 1.1.1986 tarihinden önce iktisap edilip aktifleştirilerek amortismana tabi tutulan iktisadi kıymetlere, artırılan bu yeni haddin uygulanması mümkün bulunmadığından, tamamen itfa oluncaya kadar amortisman ayrılmasına devam edilecektir.
B- İşe Başlama Bildirimi ile İlgili Açıklamalar:
167 sıra sayılı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde açıklandığı gibi vergi mükelleflerinin işe başlamadan önce ilgili vergi dairelerine işe başlama dilekçelerini vererek bildirimde bulunmaları gerekmektedir.
Uygulamada şirketler ile nakliyecilik faaliyetinden dolayı mükellefiyet tesis ettireceklerin hangi tarihten itibaren işe başladıklarının kabul edilmesi gerekeceği hususunda tereddütler bulunması nedeniyle aşağıdaki açıklamalarına yapılması gerekli görülmüştür.
a) Ticaret siciline tescili müteakip tüzel kişilik kazanacak şahıs veya sermaye şirketleri, ticaret siciline kaydolunmadan önce veya ticaret siciline kaydolunmak üzere müracaat edildiği gün;
b) Ticari plakalı nakil vasıtası sahipleri;
- Taşıtın, faturalı olarak plakasız yeni satın alınmasında, trafik şube veya bürolarına tescil ettirilmeden önce,
- Taşıtın plakalı olarak elden noter senedi ile satın alınmasında, noter senedinin yapılmasından önce veya noter senedinin yapıldığı gün,
İşe başlama bildiriminde bulunacaklardır.
Yazılı bildirimler bizzat ilgili vergi dairesine yapılabileceği gibi bildirimin posta ile taahhütlü olarak gönderilmesi de mümkündür. Bu takdirde bildirmenin postaya verildiği tarih vergi dairesine verilme tarihi kabul edilecektir.
Bu bildirimler üzerine vergi dairesince mükellefiyet tesis edilerek hesap numarası verilecektir. Mükellefiyet tesisinden sonra, ticaret siciline tescilin yapılmamış olması veya yukarda belirtilen hususların gerçekleşmemesi ve ayrıca mükellefiyeti gerektirecek bir durumun da mevcut olmaması halinde ilgililer vergi dairesine yeniden başvurarak mükellefiyetlerini terkin ettireceklerdir.
C- Belge Düzenine İlişkin Olarak Uygulamada Ortaya Çıkan Tereddüt Konusu Hususlarla İlgili Açıklamalar ve Yeni Düzenlemeler:
1- Bilindiği üzere, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 230 uncu maddesinin 5 numaralı bendi 3239 sayılı Kanunun 19 uncu maddesi ile değiştirilmiş bulunmaktadır. Daha önce yayımlanan 167 sıra sayılı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 6 ncı maddesinde bu değişikliğe ilişkin olarak yapılan açıklamalarda etraflıca izah edildiği üzere; satılan malın alıcıya teslim edilmek üzere satıcı tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı hallerde satıcının; teslim edilen malın alıcı tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde alıcının, taşınan veya taşıttırılan mallar için sevk irsaliyesi düzenlemesi ve taşıtta bulundurulması şarttır.