Dosya olarak kaydet: PDF - WORD
Görüntüleme Ayarları:
Salt metin olarak göster (Kelime işlemcilere uygun görünüm)
Değişikliklere ilişkin notları gizle

Konsolide metin (Sürüm: 46)

A) ESASLAR

1 - Disiplin

MADDE 1

Yurt ve Milletin saadet ve selâmetini ve istiklâlini temin etmek ve Cumhuriyeti korumak, ancak disiplini mükemmel olan Silâhlı Kuvvetlerle kabildir.

Silâhlı Kuvvetlerde disiplinin yerleşmesi için, Silâhlı Kuvvetlerin bütün mensuplarını mutlak bir itaate ve vicdan mesuliyeti duyarak doğrulukla vazife görmeğe, her hizmeti en küçük teferruatına kadar, büyük bir dikkatle ve istekle yapmağa alıştırmak; kalplerine yurt, Cumhuriyet, Milliyet meslek ve vazife sevgisini sokmak lâzımdır. Bunlar her âmirin baş vazifelerindendir.

MADDE 2

Tam ve sağlam bir disiplin için, âmir ile maiyetin karşılıklı sevgi ve saygı ile birbirlerine itimat beslemeleri şarttır. Böyle olmıyan disiplin tehlikeli olur ve sıkışık zamanlarda çabuk gevşer, bu da muvaffakiyetsizliği ve felaketi doğurur.

MADDE 3

Disiplinin azıcık dahi bozulduğunu veya gevşediğini sezen her âmir bunun maddi ve manevi sebeplerini araştırarak gidermeğe ve disiplinin korunması için icabında kanun ve nizamlar dairesinde her türlü tedbirleri almağa ve yetkilerini tamamiyle kullanarak disiplini sağlamağa mecburdur.

2 - Ast'ın vazifeleri

MADDE 4

Mesleğin istediği mutlak itaati her ast'ın gönül isteği ile yapması şarttır.

İtaatin; âmir veya üstün kanuni selâhiyetinden korkmaktan ziyade onun bilgisine, rütbe ve makamına ve şahsına karşı duyulan ve beslenen saygı ve sevgiden ileri geldiği, astın bütün hal ve hareketlerinde, her yer ve zamanda göze çarpmalı ve bakışlarında parlamalıdır. Bu saygı ve sevgi hislerini telkin eylemek de âmirin ve üstün esas vazifelerindendir.

MADDE 5

Her ast'ın âmirlerinin daha bilgili ve tecrübeli olduğuna, Silâhlı Kuvvetlere ve memlekete daha fazla hizmeti bulunduğuna ve kendi hakkında daima iyi düşünür olduğuna itimat etmesi ve korunduğuna emin olması lâzımdır.

Bunlar itaat ruhunun temelidir.

MADDE 6

Resmî veya hususi bir iş sebebiyle bir âmir veya üst ile münasebette bulunacak her ast, her zaman askerî usullere ve askerî terbiyeye tamamiyle uymağa ve onlara karşı yüksek bir saygı göstermeğe mecburdur.

MADDE 7

Amirlerin, üstlerin asker ve şahsi şeref ve haysiyetlerine dokunacak sözler söylemek, nerede olursa olsun çekiştirmek, şahsiyetlerini hor ve hakir görmek gibi teşebbüslerin; Silâhlı Kuvvetlerin disiplin ruhuna asla uygun olmayan çok fena haller olduğunu ve bunların hiç bir zaman cezasız kalmıyacağını her askerin bilmesi lâzımdır.

MADDE 8

Ast; âmirin her emrini bütün tahammül kuvvetini, sarf ederek istekle ve tam zamanında yapmağa mecburdur. Bundan başka gerek vazife sırasında ve gerekse vazife dışında âmirlerine yardım etmek de her ast'ın borcudur.

MADDE 9

Astlar âmirlerinin yanında her vakit dikkatli bulunurlar ve bir hizmet sırasında verilecek emirleri yapmağa hazır olduklarını göstermek için âmirlerinin gözüne istekle bakmalıdırlar.

MADDE 10

Astın, aldığı bir emirden dolayı âmirine mütalâada bulunması kat’îyen yasaktır. Alınan emir hiç bir kayıt ve şarta bağlanmaksızın ve hiç bir düşünceye kapılmaksızın yapılacaktır. Bir emri alırken veya aldıktan sonra mırıldanmak, doğru bulmadığını sezdirecek hal ve harekette bulunmak cezayı müstelzimdir.

MADDE 11

Ast, icabında âmirin yerini tutabilmek için onun vazifesini iyice öğrenmeye çalışmalıdır.

Esasen bir yukarı rütbeye terfi için o rütbeye ait vasıf ve şartları haiz bulunmak esas olduğundan ast, buna ne derece erken muvaffak olursa âmirin kendi hakkındaki emniyet ve itimadını o derece erken kazanır ve yukarı rütbe ve makamlara aksamaksızın yükselir.

MADDE 12

Astların üstlere isimle hitap etmeleri caiz değildir. icap ettikçe (Mareşalım, Kumandanım, Generalim, Amiralim, Başkanım, Binbaşım, Yüzbaşım, Astsubayım) ve rütbesi olmayanlara bayım veya bayan tâbirleri kullanılmalıdır.

Askerî memurlara muadili subaylığın rütbesi ile hitap edilir.

3 - Amirin vazifeleri

MADDE 13

Amir maiyetinden mutlak bir itaat beklemeğe ve istemeğe haklıdır. Amir de maiyetinin şeref ve haysiyetlerini, sağlığını ve özlük haklarını gözetmeğe mecburdur.

MADDE 14

Amir, maiyetine eşit muamele yapmağa ve haklarında âdil hareket etmeğe mecburdur. Fakat iyilik ve koruma düşüncesi âmirin kanun ve nizamlardan ayrılmasına sebep olamaz. Amir, göreve bağlılık ve gayret, kanun ve nizamlara uyarlık, çalışkanlık, hal ve tavrı ile maiyetine örnek olacaktır.

MADDE 15

Amirlerin emirlerini, maiyetinde bulunan rütbe ve kıdemce kendisinden büyük personel de yapmağa mecburdur. Amirler de bu zevata rütbeleri itibarı ile lâyık oldukları saygıyı göstermeğe mecburdurlar.

MADDE 16

Vazife esnasında âmirlerin maiyetleri ile münasebetleri daima ciddi olmalı, vazife dışındaki münasebet ve görüşmeleri de samimi ve candan olmalı, bununla beraber itaat ve itimat hislerini bozacak derecede senli benli olmamalıdır.

MADDE 17

Amirler; maiyetine vazife verirken onların hususi hallerini, kabiliyetlerini ve işe dayanırlıklarını düşünmelidirler.

MADDE 18

Amirler maiyetini rütbeleri veya unvanlar ile çağırabilecekleri gibi sevgi ve samimiyet uyandırması itibarı ile soyadları ile de çağırabilirler. (Teğmen KALMAZ, Binbaşı EMEKSİZ gibi)

MADDE 19

Amirler maiyetlerinin yapmağa selâhiyetli oldukları işlere mücbir sebepler olmadıkça karışmamalıdırlar. Lüzumsuz karışmak âmire karşı duyduğu sevgi ve emniyeti sarsar, teşebbüs kudretini azaltır, yetişme istidadını söndürür. Yalnız maiyetin selâhiyetini kullanması yüzünden işler çığırından çıkarsa veya çıkacağına hükmolunursa o zaman âmirin işe karışıp düzeltmesi ve yoluna koyması bir hak ve vazife olur.

MADDE 20

Amirler, maiyetlerinin ruhlarına hâkim olmalıdır. Onların resmî veya hususi işlerinde muvaffak olmalarını temin için mümkün olan yardımları yapmalı, onların haklarını korumalı, onlara candan bir baba ve büyük kardeş duygusu ile her türlü yardımda bulunmalıdır. Bölük, eşidi birlik, uçuş filosu bölüm, bakım, ikmal ve daha küçük birlik kumandanları maiyetlerindeki subay, astsubay, erbaş ve erleri isimleri ve şahısları ile bunların hususi hallerini bilmelidir.

MADDE 21

Resmî işlerden dolayı sırası düştükçe verilen öğütlerin, yapılan tenbih ve ihtarların hükümsüz ve tesirsiz kaldığını gören ve hususiyle vazifede ihmal ve kayıtsızlık sezen her âmir derhal kanuni selâhiyetini kullanarak maiyetini yola getirmeğe mecburdur.

MADDE 22

Oy vermek ve kanaat söylemek icap eden herhangi bir işte mesuliyet; oy ve kanaat sahiplerine ait olduğu hallerde (Satın alma komisyonları, muayene komisyonları vesaire) âmirler, oyun şu veya bu suretle ve kanaatın de şu veya bu merkezde olması hakkında emir veremezler.

MADDE 23

Amirler icabında hükmedecekleri cezanın cins ve miktarını yalnız yapılan yolsuzluğun ve kabahatin derecesi ile ölçmemeli, astın itaate nizam ve intizama itiyadını gözönüne koyarak onun istidat, ruhi haletini de hesaba katarak tâyin etmelidir. Bu iş âmirlerden maharet ve cesaret ister.

MADDE 24

Gerek cezanın ve gerekse mükâfatın tesirli olabilmesi için daima haklı olarak ve tam zamanında verilmesi şarttır.

MADDE 25

Gerek boru vesair işaretlerle, gerekse ağızdan veya yazı ile veya her türlü muhabere araçları ile verilen emirlerin behemahal tam vaktinde yapılmasına çok dikkat etmek ve gecikilirse katiyyen af edilmeyip maiyetini vazifelerini sevmeğe ve tam vaktinde yapmağa alıştırmak her âmirinin birinci vazifesidir.

MADDE 26

Amirler, maiyetinin katlandığı her türlü zahmet ve mahrumiyetlere fiziki imkân nispetinde beraber katlanmalı, bir kolaylık çıkınca bunlardan istifade için nefsini sona bırakmalı ve bir zorluk çıkınca bilâkis öne atılmayı şerefli bir vazife telakki etmelidir.

MADDE 27

Amirler; bayramlarda, bulundukları garnizonlardaki kışlalara giderek askerlerle bayramlaşmalı ve hem bayramlarda, hem de her münasip fırsatta bizzat hastaneye giderek veya yerlerine rütbeli ve yetkili birini göndererek hasta yatan subay, astsubay, erbaş ve erlerin hal ve hatırlarını sormalıdırlar. Bilhassa bölük kumandanları bu ziyaretleri bizzat yapmalıdır.

Bu ziyaretler askerin kalbinde derin sevgi izleri bırakır ve âmirlerine karşı besledikleri itimadı çoğaltır.

4 - Emir

MADDE 28

Emir; her türlü askerî vazifelerin ve hizmetlerin nâzımıdır. Emrin üniforma ile verilmesi lâzımdır. Üniformasız olan bir âmirin verdiği emirleri onu tanıyanlar yapmağa mecburdur. Üniformasız iken emir vermek lüzumunu gören âmirler (Kanuna göre emir vermek mevkiinde bulunan üstler) ast tarafından tanınmıyorlarsa kimlik kartları ile kendilerini tanıtırlar. Bu ahvalde de astlar tarafından emirleri yapılır.

MADDE 29

Emir vermekte makamlar silsilesine tabi olmak usulünden ayrılarak hal ve vaziyet icabı ikinci ve daha alt derecedeki makama emir vermek mecburiyetinde kalan âmir, atlanmış olan kademelere mümkünse derhal, değilse imkân hâsıl olunca keyfiyetten haber verir. Emir alan ise ilk fırsatta kendi âmirini aldığı emirden haberdar eder.

MADDE 30

Emirler açık, kısa ve kesin olmalı ve astın verilen emri tamamen anlayacağına ve anladığına dair emir veren âmire kanaat gelmelidir. Bir vazife veya hizmetin yapılması için yalnız emir vermek yetmez; verilen emri zamanında takip etmek ve istenilen işin başarılmasını emniyete almak her âmirin vazifesidir.

İcabında verilen emrin ne vakte kadar yapılması lâzım geldiği ve emrin yapılma tarzı da açıkça bildirilmelidir. Bu vakti tâyin ve tahditte âmir çok hesaplı ve toleranslı davranmalı, olmıyacak veya vazifeyi eksik bırakacak vakit darlığına meydan verilmemelidir.

MADDE 31

Verilen emirler, katî bir mecburiyet olmadıkça veren tarafından değiştirilmemelidir. Buna mecbur olmamak için de emri verirken onun tatbik ve icra kabiliyetini iyi düşünüp hesap etmek lâzımdır. Emri verenin kendisini daima emri yapacak olanın yerine koyması gerekir. Emirlerin değiştirilmesi kararsızlığı gösterir; bu da itimadı bozar ve astı gevşekliğe ve itimatsazlığa sürükler. Fakat emir değiştirecek mühim sebepler çıkınca değiştirmemekte de ısrar etmemelidir.

MADDE 32

Emirler, hizmetin mahiyetine göre verildiği esnadaki şartlara ve hizmetin taallûk ettiği talimatnamelerin icaplarına tâbi olarak sözlü veya yazılı olarak verilir. Anlaşılmada yanlışlıkları bertaraf etmek için uzun ve karışık emirler mümkün olan hallerde yazılı olarak verilmesi veya ast tarafından not edilmeli ve esasları tekrar edilmelidir. Emrin ağızdan veya yazılı olarak verilmesi hususunu takdir âmire aittir. Ast'ın muhtemel sorumluluğunu bertaraf etmek için bu bakımdan mühim olan emirler mümkün olan hallerde yazılı olarak verilmelidir. Emir, tekrarından maksat ast tarafından anlaşıldığına kanaat getirmek ve tamamı tamamına, zamanında yapılmasını temin etmektir. Bu sebeple sözlü emir alan her astın kendiliğinden emri tekrar etmesi kaidedir. Lüzum ve imkân oldukça emir ast tarafından not edilmelidir. Hitap mahiyetindeki kısa emirlerin tekrarına lüzum yoktur.

MADDE 33

Emirlerin, hizmete mütaallik olması (Silâhlı Kuvvetler İç Hizmet Kanunu madde 8 ve 16) ve kanun ve nizamları ihlâl etmemesi şarttır. Ancak, Askerî Ceza Kanununun 41 inci maddesinin b fıkrası şümulüne giren haller haricinde ast, aldığı emri kanun ve nizama uygun bulmasa bile emri yapar ve ondan sonra şikâyet eder.

Amirin verdiği emir Askerî Ceza Kanununun 41 inci maddesinin b fıkrası şümulüne giren hallere mütaallik ise emir ifa olunmaz ve fakat gecikmeksizin en kısa yoldan bir derece yukarı âmire malûmat verilir. Bu takdirde emrin yapılmasından doğacak bütün mesuliyet ast'a aittir.

MADDE 34

Herhangi bir komutanın merkezden veya gemisinden uzaklaşması veyahut hizmet edemeyecek derecede mazeretinin vukuu halinde, kuruluşuna göre rütbe ve kıdemce komutanın rütbesine en yakın muharip sınıfa mensup ast vekil bırakılır. Ancak; komutanın rütbesine en yakın muharip sınıfa mensup personel ile aynı rütbede komutan yardımcısı ya da ast birlik komutanı varsa komutan yardımcısı veya ast birlik komutanından kıdemli olan, gemilerde 2 nci komutan, Hava Kuvvetleri Komutanlığında; uçuş birliklerinde uçucu subay, hava savunma birliklerinde hava savunma sınıfı subay, kontrol ihbar birliklerinde kontrol ihbar sınıfı subaylardan rütbece en kıdemlisi vekil bırakılır.

Muharip olmayan sınıflarda ise sınıf ve hizmetin özelliği dikkate alınarak rütbe ve kıdemce en yakın ast vekil bırakılır.

Komutanlığına hem muharip sınıftan hem de muharip olmayan sınıftan personelin atanabildiği birliklerde komutana rütbe ve kıdemce en yakın ast vekil bırakılır.

Vekâlet durumu üst makamlara bildirilir, ast birlik ve personele tebliğ edilir.

Vekâlet verme imkânı olmayan müstesna hallerde, (birinci fıkradaki istisnai durumlar hariç) rütbe ve kıdemce en yakın muharip sınıfa mensup veya muharip olmayan sınıflarda rütbe, kıdem ve hizmetin özelliği itibarıyla en yakın şahıs, hiçbir emir beklemeksizin derhal komutayı ele alır. Böyle haller, sebebiyle birlikte daha büyük amire bildirilir. Vekâlet uzun müddet sürecek olursa yetkili makamın tensip ve emredeceği şahıs, emir ve komuta makamına gelir.

Karargâh ve kurumlarda vekâlet işleri, karargâh ve kurumların bağlı bulundukları komutan ve makamlar tarafından tanzim ve emredilir.

5 - Günlük emir

MADDE 35

İç hizmetlerin ve bütün vazifelerin intizam ve disiplin içinde yürümesini ve her türlü işlerde görülen yolsuzlukların ve noksanların giderilmesini temin için kıt'a ve garnizon kumandanları, karargâh ve kurum âmirleri icabettikçe günlük emir çıkarırlar.

Günlük emre gerektiğinde yapılması lâzımgelen sürekli işlere ait umumi maddelerde yazılabilir.

MADDE 36

Alaydan (Deniz ve havada benzeri) yukarı makamların çıkaracakları günlük emir, emrin yapılması gerekli görülen en küçük birliklerin sayısı kadar hazırlanır ve gönderilir.

MADDE 37

Alaylarda (Deniz ve havada benzeri) müstakil ve müfrez birlikler yukarı makamlardan alınan günlük emirleri kendilerine maledinerek, bunun için de daha aşağı makamlara aynen tebliği lâzım gelenler varsa bunları, aynen tebliğ ederler, diğerlerini kendilerinin çıkaracakları (günlük emre) esas tutarlar ve kendilerince düşünülen ve yaptırılmak istenen başka hizmetler varsa bunları da ilâve ederek günlük emirlerini, emirlerindeki daha küçük birliklerin adedine göre yazılı olarak hazırlarlar ve yollarlar.

MADDE 38

Bölüklerde (birlik ve bataryaların, gemilerde bölüm âmirleri) günlük emirleri (birlik, batarya) kumandanı tarafından görevlendirilen personel tarafından bölük (Birlik, batarya, bölüm) subay ve astsubaylarının her birine tebliğ ettirir. Emri okuyan her subay ve astsubay emrin altına imza koyar ve müsaade edilen emirler için icabeden notu alır. Bu günlük emir bilâhare dosyasına konur.

Havada uçuş filoları ve benzeri birliklerde alınan günlük emirler birlik kumandanı tarafından ilgili personele topluca okutturulup imza ettirilerek dosyaya konur.

MADDE 39

Bölük kumandanı; günlük emirden bölük erbaş ve erlerine aynen tebliğ edilmesi lâzım gelenleri bölüğün tutacağı günlük emir defterine geçirir. Ve bölüğün iç hizmetine ait ayrıca bir diyeceği varsa bunu da ilâve eder. Bu emir akşam yoklamasından sonra bölük nöbetçi subayı, nöbetçi astsubayı veya nöbetçi erbaşı tarafından bütün erbaş ve erlere okunur ve anlatılır.

MADDE 40

Devamlı talimat:

a. Tarifi: Kıt'a ve kurumlarda taktik ve idari hizmetlerden genel olarak her zaman aynı şekilde cereyan eden ve talimname ve yönetmeliklerde bulunmayan hususlar için ne gibi usul ve esaslar takibedileceğini tesbit ve emretmek üzere kumandanlık tarafından evvelden hazırlanan yönetmeliklere denir.

b. Her kıt'a veya kurum, mevcut şartlara ve bir kademe üst birliğin devamlı yönetimine uyarak gerekli ve verimli usulleri kendisi tesbit ederek bir devamlı yönetmelik hazırlar.

Bu yönetmelik değişen şart ve usullere uydurulur.

B) PERSONEL İŞLERİ

1 - Müracaatlar

MADDE 41

Her asker, resmi ve şahsi işlerinden dolayı müracaatını söz veya yazı ile en yakın âmirinden başlıyarak silsile yolu ile yapabilir.

Yazılı müracaatlar dilekçe ile yapılır. Dilekçeler iyi düşünülerek ve açık dille, maksadı en iyi ifade edecek surette kanun ve nizamlara uygun olarak yazılmalıdır.

Ağızdan yapılan müracaatlarda da aynı kaidelere uyulur.

Silâhlı Kuvvetlerde görevli sivil personelin de müracaatları aynı usul ve kaidelere uyularak yapılır.

MADDE 42

Amirler; astların sözlü veya yazı ile olan her türlü müracaatlarını sükûnet ve iyi kalplilikle dinlerler ve incelerler. Bunlardan uygun olanları kendi salâhiyetleri içinde ise kendileri neticelendirirler. Salâhiyetleri dışındakileri icabediyorsa kendi fikirlerini de yazarak en geç üç gün zarfında daha büyük makama gönderirler.

Yetkili makam da en geç bir ay içinde neticeyi müracaat sahibine bildirmeye mecburdur.

MADDE 43

Askerler ve Silâhlı Kuvvetlerde çalışan sivil personel geçici veya hususi bir memuriyet ile doğrudan doğruya bağlı olmadıkları diğer bir âmir emrinde bulundukları esnada, muvakkat âmir, mezkûr personelin sözlü veya yazı ile olan her türlü müracaatlarını kabul ederek işlem yapar, yetkileri dışındakileri müracaat edenin esas âmirine bildirir.

2 - Şikayetler

MADDE 44

Şikâyetler ilk âmir vasıtasiyle silsile yolu ile yapılır. Toplu olarak şikâyet yasaktır.

MADDE 45

Şikâyetleri incelemeye yetkili olan âmirler bizzat şikâyeti neticelendirirler. Daha yukarıdaki âmirlerin karar ve hükümlerine luzüm gösteren şikâyetleri onlara bildirirler ve alacakları hüküm ve kararlarını şikâyetçiye tebliğ ederler.

MADDE 46

Erbaş ve erlerin, sivil memurlara ve sivil şahıslara ait şikayetlerinin işlemi de askerî makamlar vasıtasiyle yürütüldükten sonra ait olduğu makama verilir. Ve o makamın icraatı alınıp şikayetçiye bildirilir.

Subay, askerî memur, astsubay ve sivil personelin şikâyetleri de bu tarzda yürütülebilir.

MADDE 47

Amirin yüzüne karşı kendisinden şikâyet yasaktır. Ötede beride âmirinden şikâyet edeceğini söylemek, işi dedikoduya çevirtmek de cezai muciptir.

MADDE 48

Yapılan şikâyet üzerine âmirlerin verdikleri hükme ve yaptıkları icraata razı olmayan şikâyetçi ve şikâyet edilen mertebeler silsilesi yolu ile yüksek âmirlere itirazda bulunabilir.

MADDE 49

Nöbetçi bulunanların nöbet hizmetinden olan şikâyetleri nöbetindeki silsileye uyularak ilk âmirine yapılır, bunda da yukarıdaki kaidelere riayet olunur.

3 - Mükâfat

MADDE 50

Türk Silâhlı Kuvvetleri mensuplarının görecekleri en büyük mükâfat, vazifelerinde ahlâk ve ilim itibariyle parlayıp âmir ve üstlerin sevgilerini ve itimatlarını kazanmak suretiyle iyi not veya sicil almak; terfi ve terakki yolunda durmadan ilerlemek ve daha yükselmek şeklindeki muvaffakiyettir.

MADDE 51

Her âmir maiyetindekilerin gayret ve muvaffakiyetlerini bitaraf ve müşvik bir bakışla daima tetkik ve takip ederek maddi mükâfatlar için elde bulunan kanun ve nizamlara göre bir hak ve menfaat kazanmalarına delâlet etmeli ve manevi mükâfatlar için tamimlerle takdir, üstlere arz ve tavsiye suretiyle hakları olan tergip ve mükâfat fırsatını kaçırmamalıdır. Ancak, herkes kendisine verilen vazifeyi çok iyi ve tam olarak vaktinde yapmakla mükelleftir. Bu sebeple, (Vazifesini yapmıştır, vazifesini vaktinde yapmıştır.) diye mükâfatlar dağıtmak, taltifte ifraata varmaktır. Ve bu hal vazifenin mükâfat karşılığı olarak yapılacağı hissinin ve düşüncesinin Silâhlı Kuvvetlere aşılanması gibi mahsurlu neticeler verir.