Dosya olarak kaydet: PDF - TIFF - WORD
Görüntüleme Ayarları:

T.C.

D A N I Ş T A Y

ONİKİNCİ DAİRE

Esas No : 2019/3239

Karar No : 2020/3502

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …

VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Büyükşehir Belediye Başkanlığı

VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava konusu istem: Antalya Büyükşehir Belediyesi Dış İlişkiler Daire Başkanlığına bağlı Uluslararası Şube Müdürlüğü'nde sözleşmeli … olarak görev yapan davacının, Antalya Büyükşehir Belediyesi Güvenlik Araştırması ve Değerlendirme Komisyonunun … tarihli, … sayılı teklifi uyarınca tam zamanlı hizmet sözleşmesinin sonlandırılmasına ilişkin … olur tarihli, … sayılı işleminin iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:.. sayılı kararda; davalı idarece davacının doğrudan kendisiyle ilintili ve görevini sürdürmesini kamu yararı ve hizmet gereği açısından sakıncalı hale getirecek nitelikte herhangi bir tespitin yapılmadığı; dava konusu işlemin ise, başlıbaşına davacının eşi hakkındaki ceza kovuşturmasına dayandığı; ancak, davacının boşanma davası açtığı eşi hakkında yürütülen adli sürecin davacının sözleşmesinin feshedilmesini zaruri kılacak nitelikte bir özelliğinin ve eşi hakkındaki durumun davacıyla bu kapsamda nasıl ilintilendirildiğinin davalı idarece somut olarak ortaya konulmadığı; Mahkemece yapılan değerlendirmede ise, davacının belediyede yürüttüğü görevin önem ve özelliği açısından, şahsından kaynaklanmayan bu sebebin doğrudan veya dolaylı biçimde hizmetin ifasını olumsuz etkileyecek nitelik ve ağırlıkta olmadığı sonucuna varıldığı, bu durumda, davacının sözleşmesinin süre sonu beklenmeden feshine ilişkin işlemde sebep ve amaç yönleriyle hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesince; güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanmasının sözleşmeyi sona erdirme sebebi olduğu, güvenlik soruşturmasının ise aile bireylerini de kapsadığı sonuç ve kanaatine varıldığı, nitekim Danıştay 1. Dairesinin 25/03/2003 gün ve E:2003/15, K:2003/40 sayılı kararında, arşiv araştırmasının aile bireylerini de kapsayacağının belirtildiği, ayrıca, Anayasa Mahkemesinin Birinci Bölümünün 24/01/2018 gün ve K:2014/16940 sayılı kararında; sözleşme feshinin bir ceza olmadığı, aile bireylerindeki olumsuzluklar sebebiyle sözleşmenin feshinin hakkaniyete aykırı olmadığı, cezaların şahsiliği ilkesinin ihlali olmayacağı ifade edildiği, bu durumda, davacının eşinin FETÖ-PDY kapsamında yargılandığının sabit olduğu, sözleşmenin sona erdirilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulüne, … İdare Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, ceza sorumluluğunun şahsi olduğu, hakkında adli/idari soruşturma dahi bulunmadığı, görevini yerine getirdiği, eşi gözaltına alındıktan sonra durumu öğrenerek boşanma davası açtığı, eşi hakkındaki adli soruşturmanın şahsının güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasını etkilemesinin açıkça Anayasaya aykırı olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, güvenlik soruşturması sonucunda davacının göreve devamının sakıncalı olduğunun değerlendirilerek hizmet sözleşmesinin sonlandırılmasının uygun bulunduğu, hukuka ve mevzuata uygun işlem tesis edildiği belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : ….

DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile usul ve yasaya aykırı olan Bölge Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :

Antalya Büyükşehir Belediyesi bünyesinde sözleşmeli … olarak çalışan davacı hakkında arşiv araştırması ve güvenlik soruşturması yapıldığı; davacının eşi hakkında FETÖ-PDY terör örgütü üyeliği suçlamasıyla açılmış ve tutuklu olarak yargılandığı dava olduğunun tespiti üzerine davacının da görevinde kalmasının kamu hizmeti açısından sakıncalı olacağından bahisle sözleşmesinin süre sonu beklenmeden sonlandırılmasına ilişkin işlemin tesis edildiği; öte yandan davacının 16.09.2016 tarihinde evlendiği, eşinin FETÖ-PDY Terör örgütüne üye olmak suçlamasıyla 08.08.2017 tarihinde gözaltına alındığı, davacının 30.11.2017 tarihinde çekişmeli boşanma davası açtığı, davacının eşinin … Ağır Ceza Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla mahkumiyetine karar verildiği, ... Aile Mahkemesi'nce … tarihinde boşanmalarına karar verildiği görülmüştür.

İLGİLİ MEVZUAT:

Anayasanın 20. maddesinin üçüncü fıkrasında; herkesin, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahip olduğu, bu hakkın, kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsadığı, kişisel verilerin, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebileceği, kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usullerin kanunla düzenleneceği hükmüne yer verilmiştir.

5393 sayılı Belediye Kanunu'nun "Norm kadro ve personel istihdamı" başlıklı 49. maddesinin 3.fıkrasında, "Belediye ve bağlı kuruluşlarında, norm kadroya uygun olarak çevre, sağlık, veterinerlik, teknik, hukuk, ekonomi, bilişim ve iletişim, plânlama, araştırma ve geliştirme, eğitim ve danışmanlık alanlarında avukat, mimar, mühendis, şehir ve bölge plâncısı, çözümleyici ve programcı, tabip, uzman tabip, ebe, hemşire, veteriner, kimyager, teknisyen ve tekniker gibi uzman ve teknik personel yıllık sözleşme ile çalıştırılabilir." hükmüne; 5. fıkrasında, "...Bu personel hakkında bu Kanunla düzenlenmeyen hususlarda vize şartı aranmaksızın 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin (B) fıkrasına göre istihdam edilenler hakkındaki hükümler uygulanır..." kuralına yer verilmiştir.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun devlet memurluğuna alınacaklarda aranılacak genel ve özel şartların düzenlendiği 48. maddesinin A-8. bendine, 676 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 74. maddesiyle, "Güvenlik soruşturması ve/veya arşiv araştırması yapılmış olmak" şartı eklenmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Dava konusu işlemin dayanağını oluşturan 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 48/A-8 maddesi Anayasa Mahkemesi'nin 29/11/2019 tarih ve 30963 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 24/07/2019 tarihli ve E:2018/73, K:2019/65 sayılı kararı ile iptal edildiğinden, Anayasa Mahkemesi kararının geriye yürümesi ve söz konusu karardan önce yürürlükte olan Anayasaya aykırı kurala göre tesis edilen işlemlere karşı açılan ve halen görülmekte olan davaların Anayasa Mahkemesi kararından ne şekilde etkileneceği hususunun öncelikle açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.

Anayasa'nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasında, "Kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İç tüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmi Gazete'de yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, Resmi Gazete'de yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez" kuralı; beşinci fıkrasında da, "İptal kararları geriye yürümez" kuralı; altıncı fıkrası ise, "Anayasa Mahkemesi Kararları Resmi Gazete'de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar." kuralı yer almaktadır.

Anayasa Mahkemesi'nce bir kanunun veya kanun hükmünde kararnamenin tümünün ya da belirli hükümlerinin Anayasa'ya aykırı bulunarak iptal edilmiş olduğu bilindiği halde eldeki davaların Anayasa'ya aykırılığı saptanmış olan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi, Anayasa'nın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülemez. Aksine durum ise, Anayasa'nın 153. maddesinde yer alan Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcı olduğu yönündeki hükme aykırılık oluşturur.

Nitekim, Anayasa Mahkemesi, 12/12/1989 tarihli ve E:1989/11, K:1989/48 sayılı kararında, "Türk Anayasa sisteminde Devlete güven ilkesini sarsmamak ve ayrıca Devlet yaşamında bir karmaşaya neden olmamak için iptal kararlarının geriye yürümezliği kuralı kabul edilmiştir. Böylece, hukuksal ve nesnel alanda sonuçlarını doğurmaz bulunan durumların iptal kararlarının yürürlüğe gireceği güne kadarki dönem için geçerli sayılmasına" ilişkin hususlar belirmiş ve 19/12/1989 tarihli ve E:1998/14, K: 1989/49 sayılı kararında ise; bir hukuk kuralının yürürlüğü sırasında, bu kurala uygun bir biçimde tüm sonuçlarıyla kesin olarak edinilmiş hakların korunmasının Hukuk Devleti'nin gereği olduğu vurgulanmıştır.

Yukarıda açık metinlerine yer verilen ve Anayasada düzenlenmiş olan yasa kuralları ile Anayasa Mahkemesi kararlarında belirtilen hukuksal durumun doğal sonucu olarak, bir kanun ya da kanun hükmünde kararnamenin uygulanması nedeniyle dava açmak durumunda kalan ve Anayasa'nın 153. maddesi uyarınca itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurma hakkına sahip olan kişilerin de, kendi hak ve menfaatlerini ihlal eden kuralın iptal davası veya itiraz yoluyla daha önce yapılan başvuru sonucunda Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş hükmünün hukuki sonuçlarından yararlanmaları gerektiği açıktır.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de, devletlerin milli güvenliğin korunması amacını gerçekleştirmede sahip oldukları takdir yetkisinin geniş olduğunu kabul etmektedir. AİHM, Sözleşme'ye taraf devletin milli güvenliği korumak için yetkili ulusal makamlarına ilk olarak kişiler hakkında bilgi toplama ve halka açık olmayan siciller tutma, ikinci olarak milli güvenlik bakımından önemli kadrolarda çalışmak isteyen adayların bu işe uygunluğunu takdir ederken bu bilgiyi kullanma yetkisi veren kurallara sahip olmaları gerektiğinde kuşku bulunmadığını belirtmektedir. (Leander/İsveç, SB.No: 9248/81, 26/3/1987)

Anayasa Mahkemesinin kararına ve AİHM içtihatlarına göre; kamu görevine atanmadan önce kişilerin güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının yapılmasını öngören kural getirilmesi kanun koyucunun takdir yetkisindedir. Ancak, bu alanda düzenleme getiren kuralların kamu makamlarına hangi koşullarda ve hangi sınırlar içinde tedbir uygulama ve özel hayatın gizliliğine yönelik müdahalelerde bulunma yetkisi verildiğinin açıkça gösterilmesi ve olası kötüye kullanmalara (keyfiliğe) izin verilmeyecek şekilde yeterli güvencelerin sağlanması gerekmektedir.

Bu duruma göre, Anayasa Mahkemesi'nin yukarıda bahsi geçen iptal kararının gerekçesi dikkate alındığında, kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilecek personel hakkında güvenlik soruşturmasının hiç bir şekilde yapılmayacağını değil, aksine güvenlik soruşturması veya arşiv araştırmasına dair detayların kanunda gösterilmesi, kişisel verilerin güvenliğine ve özel hayatın gizliliğine ilişkin güvenceleri sağlayan kuralların kanunda yer alması koşuluyla güvenlik soruşturmasının veya arşiv araştırmasının yapılabileceğini ortaya koymuştur.

Bakılan uyuşmazlıkta, dava konusu işlemin dayanağını oluşturan güvenlik soruşturması sonucunda elde edilen ve davalı idarece kullanılan davacıya ait kişisel veri niteliğindeki bilgilere, güvenlik soruşturması yapmakla görevli birimler tarafından ulaşılabileceğine ve bu kapsamdaki bilgileri alabileceğine dair yapılan kanuni düzenlemenin (4045 sayılı Kanunun 1 inci maddesine eklenen ikinci fıkrası) Anayasa Mahkemesinin yukarıda bahsedilen kararıyla iptal edildiği ve bu kararın da Resmi Gazete'de yayımlandığı 29/11/2019 tarihinde yürürlüğe girdiği; kanun koyucu tarafından bu konuda henüz bir düzenlemenin de yapılmamış olduğu anlaşıldığından, Anayasa'nın 153. maddesinde yer alan Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcı olduğuna dair hüküm ile Danıştay'ın yerleşmiş içtihatlarıyla istikrarlı bir şekilde belirtildiği üzere, Anayasa'ya aykırı bulunarak iptal edilmiş olduğu bilindiği halde görülmekte olan davaların Anayasa'ya aykırılığı saptanmış hükümler dikkate alınarak çözümlenmesinin, Anayasa'nın üstünlüğü ve hukuk devleti ilkesine aykırı olacağı hususu göz önünde bulundurulduğunda, Anayasaya aykırılığı nedeniyle iptal edilmiş olan Kanun hükmüne göre elde edilen kişisel verilere dayanılarak güvenlik soruşturması olumsuz sonuçlandığından bahisle davacı hakkında tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Öte yandan, Anayasa Mahkemesince verilen iptal kararının ilgililer hakkında güvenlik soruşturması yapılamayacağı yönünde olmadığı; aksine, kamu görevinde çalıştırılacak kişiler hakkında Anayasanın 129. maddesi uyarınca kamu hizmetinin etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesini teminen haklarında güvenlik soruşturması yapılması yönünde düzenlemeler getirilmesinin kanun koyucunun takdir yetkisinde olduğu hususu açıkça belirtilmiştir.

Ancak, Anayasanın 138. maddesinin son fıkrası ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28. maddesinin birinci fıkrası uyarınca davacı hakkında verilen maddi ve hukuki koşullara göre uygulanabilir nitelikte olan iptal kararının “aynen” ve “gecikmeksizin” uygulanması amacıyla davalı idarece işlem tesis edileceği de açıktır. Anayasa Mahkemesinin yukarıda anılan kararı ve gerekçesi dikkate alınarak güvenlik soruşturması hususunda yeni yasal bir düzenleme yapılması halinde, davacı hakkında verilen iptal kararının uygulanması aşamasında ya da göreve başlatıldıktan sonra, davalı idarece davacının durumunun yeniden değerlendirileceğinde kuşkuya yer bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1. 2577 sayılı Kanun'un 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,

2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun kabulü ile davanın reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın BOZULMASINA,

3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesine gönderilmesine, (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere) 04/11/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.