Dosya olarak kaydet: PDF - TIFF - WORD
Görüntüleme Ayarları:

DAVACI : O. Ö. -VEK.AV.V. Ç.

DAVALI : F. Ö. -VEK.AV.T. D.

Dava dilekçesinde takibe itirazın iptali istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.

Davacı dilekçesinde, Maliye Bakanlığı'nın izniyle ikrazatcılık yaptığını 24.01.2006 tarihli ödünç sözleşmesi ile davalıya kredi kullandırdığını, takip tarihi olan 13.09.2006 tarihinde borcun sözleşme uyarınca 6240 YTL'ye ulaştığını beyanla takibe vaki itirazın iptalini istemiştir.

Davalı cevabında memur olduğunu aylık maaşının 947.42 YTL olması nedeniyle, aşırı faiz yüzünden giderek artan borcun ekonomik bakımdan kendisini sarsacağını ve mahvına sebep olacağını savunmuştur.

Mahkemece ödünç sözleşmesinin tarafların karşılıkli ve serbest iradesiyle yapıldığını sözleşme serbestisi içerisinde bağlayıcı olduğu nedeniyle istemin kısmen kabulüyle itirazın 3.449,33 YTL işlemiş faiz istemi yönünden iptaline ve takipten itibaren de sözleşmede kararlaştırıldığı gibi aylık %20 gecikme faizi uygulanmasına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.

Kural olarak ekonomik bakımdan zayıf, güçsüz kişilerin karşı tarafça önceden hazırlanan genel işlem şartına katılma yolu ile girdikleri sözleşme ilişkilerinde edimler arasında dengesizlik bulunduğu taktirde; sözleşmenin aynen ifası borçlunun ekonomik varlığını önemli ölçüde etkilemekte, ise hakim özel hukuk düzeninin çerçeve hükümleri yoluyla sözleşmeye müdahale edebilir. Nitekim Anayasa Borçlar Hukuku yönünden de temel üst normdur ve Anayasa ile öngörülen ekonomik bakımdan güçsüz olanların korunması lüzumu, özel hukuk ilişkilerinde de gözetilmeli, hakim MK.nun 1. maddesinin kendisine tanıdığı kanun koyucu gibi hareket etme yetkisine dayanarak; özellikle hakların kullanılmasında ve borçların yerine getirilmesinde objektif iyi niyet kurallarına uyulmasını emreden MK.2/1; ekonomik varlığın yitirilmesinin kişilik hakları ile ilgisi itibariyle, kişiliğin korunmasını düzenleyen MK.nun 24 ve BK.nun 19/2 gibi genel kurallara dayanarak sözleşmeye müdahale etmelidir.

Gecikme faizi yönünden de BK.nun 161/son hükmü uyarınca bu imkan açıkca düzenlenmiş bulunmaktadır.

Taraflar arasında ödünç verence önceden düzenlenen sözleşmeye katılan davalı aylık faiz oranını %10 gecikme faizini %20 olarak kabul etmiştir.

Dairemize gelen benzer dava dosyalarından ödünç sözleşmelerinin tümünde aylık faizin %10, gecikme faizinin %20, kararlaştırılan vadenin tüm sözleşmelerde bir ay gibi kısa süreli olarak belirlendiği, sonuçta, borçlunun temerrüdünün alacaklıyı zarara uğratmadığı aksine kazançlı duruma getirdiği görülmektedir. Bu dava dosyalarındaki tüm savunmalarda sözleşmeyi müşterek borçlu olarak imzalayan davalıların ödünç para almayıp gerçekte kefil olduklarını ileri sürdükleri, asıl borçlunun bankadan kredi alamayacak durumda borca batık kişilerden olduğu, özellikle memur,işçi yahut emekli oldukları gözlenmiştir. Sözleşme hükümleri uyarınca giderek artan borç yüksek gecikme faizi sayesinde zaman içerisinde büyümekte, ekonomik bakımdan güçsüz olan borçlunun ekonomik varlığını büyük ölçüde yitirmesine neden olmaktadır.

Mahkemece, ikrazatçı alacaklının sağladığı haksız kazanç ölçüsünde sözleşmeye müdahale edilerek yukarıda anılan hükümler uyarınca ödünç sözleşmesinde kararlaştırılan faiz ile gecikme faizinin bankalarca verilen kredi faizleri de gözetilerek makul bir seviyeye indirilmesi suretiyle bir hüküm kurulmalıdır.

Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 7.4.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.