“…Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere imtiyazın “pay”a bağlanması, yani üstünlüğün “pay”a tanınmış olması icap eder. Paya değil de “kişi”ye veya “sıfat”a veya “makam”a bağlanan haklar, üstünlükler ve imkânlar, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na göre imtiyaz değildir. (…) Somut olayda; davalı şirketin 31.08.2006 tarihinde yapılan 2005 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan esas sözleşme değişikliği kararıyla ve esas sözleşmeye eklenen 5’inci maddenin “genel kurul kararına binaen M…, TOS…, TE… ve H…’ın yönetim kurulunda birer üye ile temsil hakları, işbu genel kurul kararının tescilinden itibaren yirmi yıl süre ile saklıdır” hükmüyle davacıya yirmi yıl müddetle yönetim kurulunda bir üye bulundurma hakkı tanınmıştır. Her ne kadar yukarıda belirtildiği üzere, imtiyazın paya tanınması söz konusu ise de anasözleşme değişikliğiyle davacıya tanınan bu hak bir imtiyaz hakkı olmayıp sözleşmesel bir haktır. Sözleşmesel bir hakkın sahibinin izni olmadan ortadan kaldırılması mümkün değildir…”(50).…
Yukarıda belirtilen Yargıtay içtihadının bazı gerekçeler açısından isabetli olduğu,…
Türk doktrininde hem eTK hem TK döneminde savunulan baskın görüşe(51)…
Belirttiğimiz baskın görüş, gerekçeleri ve doğurabileceği sonuçlar açısından hukuken…
Ne var ki, kişiye imtiyaz tanınmasını “akdi hak” olarak nitelendiren yaklaşım…
Birincisi, imtiyaz haklarının kural olarak ancak paya bağlanabileceği, öğretide ve…
İkincisi, imtiyazın esas sözleşmede kişiye tanınması, tahvil (çevirme) yoluyla borçlar…
Üçüncüsü, incelediğimiz karara konu olan dava, genel kurul kararının hükümsüzlüğü…
Dördüncüsü, eğer kararda benimsenen sözleşmesel hak nitelendirilmesiyle şirketler…
Sonuç olarak kişiye bağlanan imtiyazların akdi hak olarak kabul edilmesi, hukuken…