OLAY
“Yüklenici şirket (Y) ile alt yüklenici şirket (AY) arasında 01.06.2018 tarihli bir eser sözleşmesi akdedilmiştir. Davacı şirket yüklenici; davalı şirket ise alt yüklenicidir. İşin konusu, sözleşmenin 1. maddesinde açıklanmış olup; 4.500 takım 7 raflı çelik raf imalâtı ve montajı işinin yapımını davalı alt yüklenici, sözleşmedeki koşullarla yüklenmiştir. Yanlar arasındaki sözleşmenin 2. maddesi hükmü “Y tarafından montaj mahallinin hazır olduğunun yazılı olarak bildirilmesini takiben 20 (yirmi) günlük montaj süresi de dikkate alınarak montajlı olarak AY tarafından teslim edilecektir.” hükmünü içermektedir. İşin gecikmesi halinde ise, dava dışı iş sahibi ile davacı yüklenici arasında yapılan sözleşmenin eki olan idari şartnamenin 53.1. maddesi hükmünde kararlaştırılmış olduğu üzere; gecikilen her takvim günü için sözleşme bedelinin on binde altı oranındaki gecikme cezasının, iş sahibince yüklenici davacıya uygulanması ve ceza koşulunun uygulanmasında davalı alt yüklenicinin kusurunun bulunması durumunda davalıya yansıtılacağı Y ve AY arasındaki sözleşmenin 4. maddesi hükmünde kararlaştırılmıştır.”…
SORULAR/CEVAPLAR
1. AY’nin, şirketin kendisine yapılan yazılı bildirimden itibaren 30 gün geçmiş olmasına rağmen montaj işini tamamlamamış olduğu varsayımında Y’nin elindeki hukuki imkanlar nelerdir?
Olayda, taraflar arasındaki sözleşme uyarınca AY’nin, kendisine yapılan bildirimden itibaren 20 gün içinde işi teslim etmesi gerekmesine rağmen bunu gerçekleştirmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda belirli vade gelmesine rağmen borcunu ifa etmeyen borçlu AY, bir ihtara gerek kalmaksızın temerrüde düşmüştür (BK m. 117/2). Borçlu temerrüdünde alacaklının elindeki hukuki imkanlar, karşılıklı borç yükleyen sözleşmeler için BK m. 125’te düzenlenmiştir. Buna göre alacaklı, borçludan aynen ifa ve gecikme tazminatını isteyebileceği gibi, uygun bir süre vermek koşuluyla aynen ifadan vazgeçerek olumlu zararının tazminini veya sözleşmeden dönerek olumsuz zararının tazminini talep edebilir.
Taraflardan Y’nin, uyuşmazlık dışı iş sahibiyle akdettiği sözleşmede yer verilen işin gecikmesi halinde gecikilen her takvim günü için sözleşme bedelinin on binde altı oranında gecikme cezası ödeneceğine dair bir hüküm bulunmaktadır. Y ve AY arasındaki sözleşmede de, bu gecikme cezasının AY’nin kusuru bulunması durumunda AY’ye yansıtılacağı kararlaştırılmıştır. Taraflar arasındaki bu sözleşme hükmünün bir ifaya eklenen ceza koşulu olduğu anlaşılmaktadır. BK m. 179/2 uyarınca: “Ceza, borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir.”
Buna göre, AY’in borçlu temerrüdüne düşmesi durumunda alacaklı Y’nin elindeki hukuki imkanlar şöyle sıralanabilir: (1) borcun ifasının yanı sıra gecikilen güne göre hesaplanacak ceza koşulu; (2) aynen ifadan vazgeçilerek uğranılan olumlu zararın tazmini veya (3) sözleşmeden dönerek uğranılan olumsuz zararın tazmini. Kuşkusuz alacaklı Y’nin, gecikmeden dolayı uğramış olduğu zarar, kararlaştırılan ceza koşulundan daha fazlaysa bunun da talep edilmesi mümkündür. BK m. 180 uyarınca “Alacaklı hiçbir zarara uğramamış olsa bile, kararlaştırılan cezanın ifası gerekir. / Alacaklının uğradığı zarar kararlaştırılan ceza tutarını aşıyorsa alacaklı, borçlunun kusuru bulunduğunu ispat etmedikçe aşan miktarı isteyemez”. Başka bir ifadeyle, her ne kadar alacaklının ceza koşulunu talep etmek için bir zarara uğramış olması gerekmiyorsa da, ceza koşulunu aşan bir zararı söz konusuysa alacaklının hem zararını ve hem de borçlunun kusurunu ispat etmesi gerekmektedir.
Alacaklı Y’nin, uygun bir süre verdikten sonra sözleşmeden dönme seçimlik hakkını kullandığı varsayımda ceza koşulunu talep edip edemeyeceği tartışmalı bir konudur. Bu soruya verilecek yanıt, sözleşmeden dönmenin etkilerine ilişkin ileri sürülen teorilerden hangisinin benimsendiğine göre değişecektir. Yargıtay’ın da benimsediği klasik görüşe göre sözleşmeden dönme durumunda sözleşme geriye etkili olarak ortadan kalktığı için ceza koşulunun da ortadan kalktığı, bu nedenle sözleşmeden dönme halinde ceza koşulunun talep edilemeyeceği kabul edilmektedir.Buna karşılık sözleşmeden dönme durumunda sözleşmenin geriye etkili bir şekilde ortadan kalkmadığı ancak bir tasfiye ilişkisine dönüştüğünü savunan dönüşüm/yeni dönme teorisi kabul edilirse, ancak bu durumda sözleşmeden dönme halinde de ceza koşulunun ifası istenebilir.
2. AY’nin gecikmede kusurunun olmadığı ve iş sahasından kaynaklanan aksaklıkların montaj işinin söz konusu sürede tamamlanmasını engellediği varsayımında soruya verdiğiniz yanıt değişir mi?