Dosya olarak kaydet: PDF - WORD
Görüntüleme Ayarları:

8/6/1959 tarihli 7338 Sayılı Veraset ve intikal Vergisi Kanununun, verginin matrahına ait 10 uncu ve 213 sayılı Kanunun 189 sayılı Kanunla değişik 297 nci maddesi Finansman Kanunu ile değiştirilmiş bulunmaktadır.

Veraset ve İntikal Vergisi Kanunuyla İlgili Değişiklikler:

MADDE 91

7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 10 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

BÖLÜM: 3

Matrahın tayini, verginin tarhı ve nispet

Verginin matrahı ile ilk tarhiyat:

MADDE 10

Veraset ve İntikal Vergisinin matrahı, intikal eden malların Vergi Usul Kanununa göre bulunan değerleridir. (12 nci maddede yazılı borç ve masrafların tenzili lâzım geldiği takdirde matrah yukarıda yazılı değerlerden bu tenziller yapıldıktan sonra kalan miktardır.)

Mükellefler ilk tarhiyatta nazara alınmak üzere Veraset ve İntikal Vergisi mevzuuna giren malları aşağıda belirtilen değerleme ölçülerinden faydalanarak, belirtilmeyenler bakımından ise Vergi Usul Kanununun. servetleri değerleme ile ilgili 3 üncü bölümündeki esaslara göre değerlemek ve beyannamelerinde göstermek zorundadırlar.

a - Ticarî sermaye: Bilânço esasına göre defter tutanlarda ölüm tarihine takaddüm eden takvim yılı bilânçosuna göre bulunacak öz sermaye, ticarî sermayedir.

Mükellefler isterlerse ölüm günü itibariyle çıkaracakları bilânçoyu esas alarak öz sermayelerini tespit edebilirler.

İşletme esasına göre defter tutanlarla götürü mükellefiyete tabi olanlarda ticarî sermaye olarak murisin ölüm tarihindeki ticari varlığı beyan edilir.

Öz sermaye veya ticarî varlık, bu maddedeki esaslara göre, bu maddede hüküm olmayan hallerde Vergi Usul Kanununun iktisadi işletmelere dahil kıymetleri değerleme ile ilgili 2 nci bölümündeki esaslara göre tespit olunur.

b - Gayrimenkuller ticarî işletmeye dahil olsun olmasın rayiç bedelle değerlenir.

c - Menkul mallar ve gemiler rayiç bedelle değerlenir.

d - Esham; Borsada kayıtlı ise ölüm tarihine takaddüm eden üç yıl içindeki en son muamele değeri ile değerlenir. Borsada kayıtlı değil ise veya kayıtlı olup da üç yıl içinde muamele görmemiş ise itibarî değerle değerlenir.

e - Tahvilât; Vergi Usul Kanununun 266 ncı maddesindeki hükümlere güre değerlenir.

f - Yabancı paralar; borsa rayici ile; borsada rayici yoksa Maliye Bakanlığınca tespit olunacak kura göre değerlenir.

g - Haklar; tescile tabi bulumum hakların değeri tesisleri sırasında tapu siciline kaydedilen değerdir.

Tapu sicilinde bedeli gösterilmeyen haklarla, bunlar dışındaki bilûmum haklar (sınai ve edebî mülkiyet haklariyle imtiyazlar dâhil) mükellef tarafından değerlendirilmez ve ilk tarhiyatta nazara alınmaz.

İdare yukardaki esaslara güre beyan edilen bu değerler üzerinden vergiyi beyannamenin verildiği tarihten itibaren en geç onbeş gün içinde tarh eder. Tarh edilen vergiler intikal eden malların Vergi Usul Kanununa göre bulunacak değerlerine göre ikmâl edilir.

İlk tarhiyatta nazara alınmak üzere mükellefler tarafından bu maddedeki esaslara göre beyan edilen miktar ile idarece aynı değerleme ölçülerine göre bulunan miktar arasındaki farka alt vergi, kusur cezalı olarak alınır.

Ancak, menkul mallar ile gayrimenkullere ve gemilere ilişkin değerlemelerde % 50 ye kadar bulunacak fark İçin ceza uygulanmaz.

Bu madde ve geçici 1 inci maddeye göre yapılacak ilk tarhiyatla ilgili ödemeler kanunun 19 uncu maddesinde bahis konusu edilen «tamamen ödemeyi» tazammun etmez.

MADDE 92

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 297 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Bina ve Arası

MADDE 297

Ticari sermayeye dahil olsun olmasın bilûmum binalarla arazi vergi değeri ile değerlenir.

Veraset ve İntikal Vergisi tatbikatında işbu gayrimenkuller rayiç bedelle değerlenir.

Rayiç bedel; intikal eden gayrimenkulün değerleme günündeki alım - satım değeridir.

MADDE 93

Aynı kanuna aşağıdaki geçici birinci madde eklenmiştir.

GEÇİCİ MADDE 1

Bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihte, mükelleflerce beyan edilmiş değerlere göre, (Takdir Komisyonuna sevk edilmiş malların değerleri dahil) kısmen veya tamamen teşekkül etmiş matrahlar üzerinden vergi yürürlük tarihinden itibaren üç ay içinde tarh olunur.

Tarh olunan bu vergiler intikal eden malların Vergi Usul Kanununa göre bulunacak değerleri üzerinden cezasız olarak ikmal edilir.

Metni yukarıya alınan söz konusu kanunun ne şekilde uygulanacağı hususu ve ayrıca 7338 sayılı Kanunun 19 uncu maddesinin son fıkrasının tatbik şekli aşağıda açıklanmıştır.

I- 7338 sayılı Kanunun değişik 10 uncu ve 213 sayılı Kanunun değişik 297 nci maddesiyle ilgili açıklama:

Tesis olunan hükümle, verginin matrahı, esas olarak yine intikal eden malların Vergi Usul Kanununa göre bulunan değerleri olacaktır. Ancak mükellefler aşağıda açıklanan objektif ölçüleri kullanmak ve mezkûr 10. maddede hüküm bulunmaması hallerinde, Vergi Usul Kanunundan faydalanmak suretiyle kendilerine intikal eden mallan değerleyecekler ve beyannamelerinde göstereceklerdir. Bu beyan ilk tarhiyat için esas olacaktır.

Bu kanunla, ön tarhiyat için getirilen değerleme ölçüleri ile nihai tarhiyat için uygulanması gereken 213 sayılı Vergi Usul Kanununun değerleme ölçüleri arasında bazı hallerde fark bulunmaktadır. Bu itibarla mükellefler kendilerine intikal eden malları yeni hükümle getirilen değerleme ölçülerini kullanmak (tapu sicilinde bedeli gösterilmiyen haklarla, taunlar dışındaki bilûmum haklar - sınaî ve edebî mülkiyet haklariyle imtiyazlar - hariç) suretiyle ve ön tahrîyata esas olmak üzere beyan edeceklerdir. Bununla beraber eskiden olduğu gibi Vergi Usul Kanununa göre de bir değerleme yapılacak ve bunlar nihaî tarhiyata mesnet teşkil etmek üzere beyannamede ayrıca gösterilecektir.

Yukarıda gösterilen esaslar dairesinde doldurulmuş bulunan beyannamelerin vergi dairesine tevdii üzerine veraset ve intikal vergisiyle ilgili ilk tarhiyat yapılacaktır.

İlk tarhiyata mesnet teşkil edecek beyanın yapılmasında uyulacak değerlendirme ölçüleri ile ilgili bilgiler aşağıda gösterilmiştir.

a - Ticari sermayenin değerlendirilmesi,

1. Bilânço esasına göre defter tutan işletmelerle ilgili değerlendirme:

Mükellefler, ölüm tarihine takaddüm eden takvim yılı bilançosuna göre bulunacak öz sermayeyi ticarî sermaye olarak beyan edebilecekleri gibi, ölüm, tarihi itibariyle düzenlenecek bilânçoya ait öz sermayeyi de beyanlarında esas olarak alabileceklerdir.

2. İşletme esasında ve götürü mükellefiyette ticari sermayenin tespiti:

Murisin mükellefiyetinin işletme esasında veya götürü şekilde tesis edilmiş bulunması halinde, Veraset ve İntikal Vergisi mükellefleri, ticarî sermaye olarak ölüm tarihindeki ticari varlığı beyan edeceklerdir.

Öz sermaye veya ticarî varlığa dahil unsurlar, bu kanunla getirilen yeni hükümlerde yer alan değerleme ölçüleri (a, b, c, d, e, f ve g fıkralarında gösterilen değerleme ölçüleri) kullanılmak sureti ile değerlendirileceklerdir. Ancak, öz sermaye veya ticarî varlığın bazı unsurlarının değerlendirilmesi için mezkûr kanunda yeni hüküm mevcut olmadığından; (Örneğin tesisat ve makinalar) bu gibi hallerde, Vergi Usul Kanununun iktisadî işletmelere dahil kıymetleri değerleme ile ilgili ikinci bölümündeki esaslara uyulacaktır.

b- Veraset ve intikal Vergisi Kanununun 10 uncu maddesini değiştiren yeni hükümlere göre, gayrimenkuller, gerek öz sermaye veya ticarî varlığın tespitinde ve gerekse bunlara dahil olmamaları halinde rayiç bedelle değerlendirileceklerdir.

Rayiç bedel, intikal eden gayrimenkulün değerleme günündeki alım - satım değeridir.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 297 nci maddesinin 189 sayılı Kanunla değişik «... rayiç değerlerin ... yıllık kiranın on katından az olamıyacağı .... hükmü değerlendirmeyi bağlayan ve rayiç değere tavan teşkil eden bir esasa olmayıp aksine tayin olunacak rayiç değerin asgarî haddini belirten ve vergi dairesinin Takdir Komisyonuna başvurması şartını gösteren bir hüküm olduğu halde, 6 yıllık tatbikatta, on yıllık kira tutarının rayiç değer olarak kabulü mutad hale gelmiş ve kanun vaz'ının maksadı Hazine zararına olarak aşılmıştı.

Getirilen yeni hükümle, gayrimenkullerin alım - satım bedeli bunların rayiç değerini teşkil edecek ve böylece yukarıdaki mahzur ortadan kalmış olacaktır.

Gayrimenkullerin değerlendirilmesinde ilk tarhiyat ile nihaî tarhiyatta aynı esastan hareket edilmekte; başka bir ifade ile, gayrimenkuller ilk tarhiyatta da nihaî tarhiyatta da aynı değerleme ölçüleri ile değerlenmektedir. Bu suretle rayiç bedel ölçüsünün kullanılması her iki hale de teşmil edilmiş bulunmaktadır.

Gayrimenkullere ilişkin değerlemelerde; mükelleflerin beyanının takdir edilen değerin % 50 sinden az olması halinde aradaki fark için kusur cezası uygulanacaktır.

c- Ticarî sermayeye dahil olsun olmasın menkul mallar ve gemiler de gayrimenkullerde olduğu gibi rayiç bedelle değerlenecektir.

Bu katagorideki unsurların değerlendirilmesinde de % 50 ye kadar bulunacak fark için ceza uygulanmıyacaktır.

d- Ticarî sermayeye dahil olsun olmasın esham (hisse senetleri), borsada kayıtlı ise ölüm tarihine takaddüm eden 3 yıl içindeki en son muamele değeri ile değerlenecektir. Borsa'da kayıtlı değil ise veya kayıtlı olup da ölüm tarihine takaddüm eden 3 yıl içinde muamele görmemiş ise, ilk tarhiyata itibari değerle, başka bir deyimle, eshamın üzerinde yazılı olan değerle değerlenecektir. Esham bilâhare Vergi Usul Kanununa göre borsa rayici ile, borsada kayıtlı değil ise emsal bedeli ile değerlenecek ve bulunan bu değer nihaî tarhiyatta esas olarak alınacaktır.

e- Tahvilâtın değerlendirilmesi:

Ticarî sermayeye dahil olsun olmasın tahvilât Vergi Usul Kanununun 266 ncı maddesine göre, değerlendirilecektir. Bu madde itibari değerle ilgili olup her nev’i tahvilâtın üzerinde yazılı olan değerin esas alınacağını ön görmektedir.

f- Yabancı paraların değerlendirilmesi:

Yabancı paraların değerlendirilmesinde borsa rayici esastır. Borsa rayici yoksa değerlendirme Maliye Bakanlığınca tespit olunacak kurlara göre yapılacaktır.

g- Hakların değerlendirilmesi:

Tescile tabi bilûmum hakların değeri, tesisleri sırasında tapu siciline kaydedilen bedeldir. Mükellefler kendilerine intikal eden hakların varsa tapu sicilinde kaydedilen değerini beyan edeceklerdir. Tapu sicilinde bedeli gösterilmiyen haklarla, bunlar dışındaki bilûmum haklar (sınai ve edebî mülkiyet haklariyle imtiyazlar dahil) mükellefler tarafından değerlendirilmiyecek ve ilk tarhiyatta nazara alınmıyacaktır.

Tapu aidimde bedeli gösterilmiyen haklarla, bunlar dışındaki bilûmum hakların değeri bilâhare Takdir Komisyonunca tespit olunacak ve nihaî tarhiyatın yapılmasında bu değerler nazara alınacaktır.

İlk tarhiyatta ilgili beyanın yapılması şekli:

Mükellefler, veraset ve intikal vergisi ile ilgili beyannamelerini düzenlerken, ilk tarhiyata esas teşkil edecek bildirimleri yazabilecekleri sütunlar, 5 örnek no.lu veraset ve intikal vergisi beyannamesinde mevcut olmadığından, bu beyannamelerin değiştirilip yeniden bastırılmasına kadar ilk tarhiyat için halen mevcut beyanamelerin bu maksatla ve müstakil olarak kullanılması uygun olacaktır.

Veraset ve intikal vergisi mükellefleri, kendilerine intikal eden ve vergi mevzuuna giren malları yukarıda mahiyetleri açıklanan değerleme ölçülerini kullanmak ve gerektiğinde Vergi Usul Kanunundan faydalanmak suretiyle değerleyecekler ve ilk nihaî tarhiyata esas olmak üzere beyannamelerinde göstereceklerdir.

Böylece mükellefler, yeni beyannameler basılıncaya kadar, bir ilk tarhiyat için, bir de nihaî tarhiyat için olmak üzere 2 adet beyanname düzenlemek mecburiyetindedirler.

Vergi dairesine tevdi edilen ilk tarhiyatla ilgili beyannamelere dayanılarak hesaplanan vergi, (muamele 2) numaralı tahakkuk fişi tanzim edilmek suretiyle tahakkuk ettirilecektir.

Her ne kadar kanunda idarenin ilk tarhiyatla ilgili vergiyi beyannamenin verildiği tarihten İtibaren en geç onbeş gün içinde tahakkuk ettireceği öngörülmüş ise de, beyanname alınır alınmaz, vergi dairesi mükellefin beyan ettiği değerler üzerinden ön tarhiyatı yapacak ve vergiyi derhal tahakkuk ettirecektir.

İlk tarhiyatı müteakip yapılacak işlemler:

Yukarıda izah olunan değerleme ölçüleri esas alınarak tarh olunan vergiler, intikal eden malların Vergi Usul Kanununun servetleri değerleme ile ilgili bölümündeki esaslardan hareket edilerek bulunacak değerlerine göre ikmal edilecektir.

Nihaî tarhiyata mesnet teşkil edecek çalışmalar sırasında ilk tarhiyatla ilgili değerleme ölçülerinin yanlış veya eksik kullanıldığı tespit edildiği takdirde bulunacak fark üzerinden vergi, kusur cezalı olarak alınacaktır.

Maddenin son fıkrası ile ilgili açıklama:

Bilindiği üzere, âmme alacağının teminata bağlanması bakımından, 7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 19 uncu maddesinin, son fıkrası ile, intikal eden gayrimenkullerin veraset ve intikal vergileri tamamen ödenmedikçe başkasına devir ve ferağı yapılamıyacağı ve üzerinde herhangi bir aynî hak tesis edilemiyeceği, hüküm altına alınmıştır.

Yeni hükümle öngörülen ilk tarhiyat ile nihaî tarhiyatın farklı olması mümkün bulunduğundan, tarhiyat neticesinde tarh ve tahsil edilecek vergi kesin vergi miktarını vermiyecek, binnetice veraset ve intikal vergisi tamamen ödenmiş sayılmıyacaktır. Bu sebeple, herhangi bir yanlışlığa ve mükelleflerin itirazlarına yol açmaması bakımından kanuna, «Bu madde ve geçici maddeye göre yapılacak ilk tarhiyatla ilgili ödemeler kanununun 19 uncu maddesinde bahis konusu edilen tamamen ödemeyi tazammün etmez» hükmü konulmuş bulunmaktadır.

Bu hüküm ve yukarıdaki izahat muvacehesinde, nihai tarhiyat neticelenip kesin vergi tarh ve tahsil edilmeden, intikal eden gayrimenkullerin devir ve ferağına veya üzerinde herhangi bir aynî hak tesisine müsaade edilmiyecektir.

Geçici hükme, göre bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce, mükellefler tarafından değerlendirilerek beyan edilmiş ve dolayısiyle kısmen veya tamamen teşekkül etmiş matrahlar üzerinden, Komisyon kararları beklenmeksizin bir ön tarhiyat yapılması lâzım gelmektedir.

İşlemin mahiyetinden de açıkça anlaşılacağı üzere mezkûr maddenin sevkedilmesinden maksat, Hazine ile mükellef arasında hiçbir suretle ihtilâf konusu olamıyacak beyan kısımlarının ilk tarhiyata tabi tutulmasını teminden ibarettir. Böylece kanun değişikliği ile getirilmiş bulunan ilk tarhiyat mekanizması geçmişteki beyanlara da muayyen bir ölçüde tatbik edilmiş olmaktadır.

II- 19 uncu maddenin son fıkrası ile ilgili açıklama:

Bugünkü tatbikatta, intikal eden muhtelif gayrimenkullerden bir veya bir kaçının satışı için bütün gayrimenkullere ait verginin tamamının ödenmesi mecburiyeti, bazı güçlüklere ve mükellerlerin şikâyetlerine yol açmış bulunduğundan, mükelleflere bir kolaylık sağlamak üzere, satışı yapılmak istenilen gayrimenkullere isabet eden verginin hesaplanarak tahsil edilmesinden sonra satışına müsaade edilmesi ve tatbikata bu şekilde yön verilmesi uygun görülmüş bulunmaktadır.

Bundan böyle, nihaî tarhiyat neticelenip kesin vergi tahakkuk ettikten sonra, bütün gayrimenkullere ait verginin tamamının tahsili beklenilmeksizin, satışı yapılmak istenilenlere ilişkin verginin hesap edilerek tahsilini müteakip satış veya devir müsaadesi verilmesi lâzım gelir.

Tamimen tebliğ olunur.