Dosya olarak kaydet: PDF - TIFF - WORD
Görüntüleme Ayarları:

TÜRK MİLLETİ ADINA

Davacı vekili tarafından verilen dilekçe ile açılan davanın yapılan açık yargılaması sonunda;

İSTEK:

Davacı vekili 09/03/2011 havale tarihli dava dilekçesi ile; Karşıyaka 4.İcra Müdürlüğünün 2011/1352 E.sayılı dosyasında alacaklı K1 tarafından müvekkilleri F1 Makine İmalat Montaj ve Müh. San. ve Tic. A.Ş. ve diğer borçlular aleyhine, keşideci K2 tarafından düzenlenen 08/02/2011 keşide tarihli lehtarı "F2 Mühendislik Endüstriyel Sist. Kons. İmal. Montaj İnş. San. Tic. Ltd. Şti." olan 6.000.000,00 TL bedelli çeke dayalı olarak toplam 6.322.569,99 TL alacağın tahsili için kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını, bu icra takibinde hamil K1'e ciro etmiş gibi gözüken F1 A.Ş.'den önce yer alan cirantalar ve keşidecinin borçlu olarak gösterildiğini, davacı F1 A.Ş. tarafından imzaya, borca ve kambiyo hukukuna dayalı itiraz yoluna gidilerek takibin iptalinin istendiğini, F1 A.Ş.'ne izafe edilen ciro imzasının ve kaşesinin yer aldığı kağıt parçasının, keşideci ve onun firması olan F2 Mühendislik Ltd. Şti. ve F1 A.Ş. arasında daha önce yapılmış olan ve karşı tarafta kalan sözleşme nüshasından kesilerek alonj gibi çek yaprağının alt kısmına eklenerek F1 A.Ş.'nin de ciro silsilesine dahil edilmeye çalışıldığı yolunda itiraz edildiğini, F1 A.Ş.’nin 35 yıl önce halen yönetim kurulu başkanı ve yetkili temsilcisi olan K9 tarafından kurulduğunu, müvekkili şirketin özellikle çimento fabrikalarının ihtiyacı olan makinelerin imalat ve montaj işleri ile iştigal ettiğini, F1 A.Ş.'nin faaliyet alanı kapsamında alt imalatı başka firmalara yaptırdığını, K2'ün dava konusu çeki F3 Bankası Karşıyaka Şubesi nezdindeki şahsi hesabından yine kendi firması ve hakim ortağı durumundaki F2 Mühendislik Ltd. Şti. lehine keşide eden ve sonrasında bu şirketten yine kendi imzası ile K2 Çelik Konstrüksiyon İmalat ve Montaj firmasına, oradan da kendi imzasına F4 Makine İmalat Montaj K3 firmasına ciro eden kişi olduğunu, F2 Mühendislik Ltd. Şti.'nin bu şirketin hakim ortağı ve yetkili temsilcisinin de K2 olduğunu. F1 A.Ş.'ne iş yapan alt imalatçı firma olduğunu ve dava konusu çekte ilk lehtar olarak göründüğünü, K2 Çelik Konstrüksiyon İmalat ve Montaj firmasının K2'ün ticaret sicilinde kayıtlı şahıs firması olduğunu, dava konusu çekte ikinci ciranta olarak yer aldığını, F4 Makine İmalat Montaj K3 firmasının K2'ün kardeşi K3'ün gerçek kişi tacir olarak ticaret sicilinde kayıtlı firması olduğunu, dava konusu çekte üçüncü ciranta olarak yer aldığını, K3'ün F5 Çelik Konstrüksiyon Müh. Mak. San. Tic. Ltd. Şti.'nin hakim ortağı ve yetkili temsilcisi olduğunu, dava konusu çekte dördüncü cirantanın yani çeki müvekkiline ciro eden şirket olarak yer aldığını, K1'in dava konusu çekte son ve yetkili hamil göründüğünü, F1 A.Ş. tarafından çekin kendisine ciro edildiğinin ima edildiğini, müvekkili şirketin yönetim kurulu üyesi K4'in 2 yıl önce boşandığı eşi olduğunu, K4'den çok yüklü tazminat istediğini çevreye açıkladığını, ancak tazminat taleplerinden vazgeçmek zorunda kaldığını, davaya konu çekin keşidecisi ve F1 A.Ş.'den önce gelen cirantaların iş hacimleri itibariyle çekin keşide ve ciro edecek durumda olmadıklarını. K1'in boşandığı eşi K4 ve yönetim kurulu üyeliği yaptığı F1 A.Ş.'den haksız menfaat teinin etmek, şirketi cebri icra ve haciz baskısı altına alarak ekonomik yönden zor durumda bırakmak ve bu durumdan faydalanmak için K2 ile işbirliği yaptığı sonucunun çıktığını, F1 A.Ş. ve K1 arasında herhangi bir akdi ilişki bulunmadığını, kendisine ödeme amaçlı olarak da böyle bir senet verilmediğini, icra takibinin dayanağı olan çekin sahte olarak hazırlandığını, çekte F1 A.Ş.'ne atfedilen cironun alonj üzerine yapılmış gibi gösterildiğini, ancak alonj olarak kullanılan bu ekin K2 ve onun şirketi olan F2 Mühendislik Ltd. Şti. ve F1 A.Ş. arasında daha önce yapılan sözleşmelerde yer alan imza ve kaşe kısmının kesilmek suretiyle çeke yapıştırıldığını, oysa TTK'nun 595.maddesinde yer alan alonja ilişkin düzenlemenin kötüye kullanılmasının engellenmesi için en azından çek aslının ön ya da arka yüzüne (aval veya ciro anlamına gelmemek kaydıyla) alonj yapıldığına ilişkin alonj üzerinde yer alan cirantanın bir işaretinin veya kaydının bulunmasının gerektiğini, çekin bankaya ibraz edildiğine ve karşılığının bulunmadığına dair bankanın beyanının ikinci bir ek üzerine yazıldığını, TTK'nun 595.maddesi uyarınca cironun alonj üzerine yapılabileceği kabul edilse bile, TTK'nun 607/1 .maddesine göre çekin bankaya ibraz edildiğine dair beyanın mutlaka çekin ön ya da arka yüzüne yazılmasının gerektiğini, çekin ibraz edildiğine ilişkin beyanın alonj üzerine yazılmasının mümkün olmadığını, olayda çekin ibraz edildiğine ilişkin F3 Bankası Çiğli İzmir Şubesince 08/02/2011 tarihinde yazılar, beyanın çeke ikinci bir ek (alonj) yapılmak suretiyle bunun üzerine yazılıdığından bankanın ibraz şerhinin geçersiz olduğunu, senedin çek vasfını yitirdiğini bildirerek, Karşıyaka 4.İcra Müdürlüğünün 2011/1352 E.sayılı icra takibine konu edilen 08/02/2011 keşide tarihli K2 tarafından keşide edilen 6.000.000,00 TL bedelli çekten dolayı davacı şirketin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA:

Davalı vekili 09/05/2011 havale tarihli cevap dilekçesi ve 31/10/2011 havale tarihli beyan dilekçesi ile. kambiyo senetlerinin sebepten ari olduğunu, dava konusu çekin de sebepten ari olduğunu, Karşıyaka 2.İcra Hukuk Mahkemesinin 2011/80 E. -165 K.sayılı dosyasında imzanın kabul edildiğini, bu çekin müvekkilinin eski kayınpederi tarafından söz verilen ve istekleri doğrultusunda boşanmanın gerçekleşmesi halinde daha sonra ödenecek bedel olduğunu, çekin verilmesinin delil listesinde gösterilen ceza davasının görüldüğü döneme denk geldiğini: müvekkilinin sanıklardan K3 ve K2'ü tanımadığını, bu şahısların K9 ve şirketi F1 ile ortak iş yaptıklarını, çekin bu sebepten düzenlenip müvekkiline verildiği konusunda şüphe bulunmadığını, çekte müvekkilinin sadece alonj üzerinde imzasının bulunduğunu, müvekkilinin bu çekin verilmesi nedeniyle mağdur olup dolandırıldığını, bu çek nedeniyle maddi ve manevi tazminat davaları açmadığı gibi çocuğunun velayetini de davacının oğluna bıraktığını, sahtecilik varsa K9 ve diğer sanıkların fikir birliği içerisinde birlikte düzenlediklerini bildirerek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

GEREKÇE VE HÜKÜM:

Dava, İİK'nun 72/3.madde hükmüne göre açılmış, menfi tespit istemine ilişkindir.

Toplanan deliller doğrultusunda mahkememizin 24/12/2014 gün 2011/92 E., 2014/506 K.sayılı ilamı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

Davalı vekilinin temyiz isteği üzerine Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 07/10/2015 gün 2015/3114 E., 12206 K.sayılı ilamı ile HMK'nun 25 ve 141.madde hükümleri irdelenmek ve ahlaka aykırılık durumunun davanın her aşamasında ve resen gözetilemeyeceği düşüncesi ortaya konulmak suretiyle "...Davalı vekili, 30.10.2014 havale tarihli bilirkişi heyet raporuna itiraz dilekçesinde; tecrübe kurallarına aykırılık tespitinin salt müvekkili yönünden yapıldığını, davacı yönünden bu doğrultuda bir tespit yapılmadığı gibi çekin ahlaka adaba aykırı olarak verildiği yönünde herhangi bir iddianın davacı tarafından ileri sürülmediği halde bilirkişi heyetince bu yönde bir saptama yapılmasının doğru olmadığını belirterek rapora itiraz etmiştir.

Davanın geldiği aşama itibariyle, davacı vekilinin daha önce ileri sürmediği ahlaka ve adaba aykırılık ile ilgili yeni bir iddiada bulunması, başka bir anlatımla iddiasını genişletmek suretiyle değiştirebilmesi HMK'nın 141/2. maddesi uyarınca karşı tarafın açık muvafakatine bağlı olup somut olayda buna muvafakat edilmediği anlaşıldığından Yerel Mahkemenin bilirkişi raporunun bu yöne ilişkin gerekçelerini hükme esas alması doğru görülmemiştir.

Diğer taraftan sahtelik iddiası ile ilgili olarak Karşıyaka Asliye Ceza Mahkemesi’nce verilen 17.09.2012 tarihli ve 2011/399 E.-2012/640 sayılı karar hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı olup 818 sayılı BK'nın 53. maddesi (6098 sayılı TBK'nın 74. md.) hükmü uyarınca hukuk hakimini bağlayıcı bir karar olarak kabul edilemez ise de ceza yargılaması sırasında savcılıkça alınan ve ceza mahkemesinin kararına gerekçe oluşturan rapor ile mahkemece alınan 11.04.2014 tarihli Adli Tıp Kurumu raporu arasında çelişki bulunduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Mahkemece alınan Adli Tıp Kurumu raporunda; “..Senedin ön ve arka yüzlerinde yer alan K3 yazısının, aralarında dayalının da bulunduğu K1, K3, K2, K5, K6, K7 K8 eli ürünü olmadığı, alonj bölümünün davacı şirketin bilgisi ve rızası dahilinde gerçekleştirilmiş orijinal bir alonj olup olmadığı, bulunduğu konuma başka bir belgeden kesilerek yapıştırılıp yapıştırılmadığı hususunda teknik bir tespite gidilemediği” belirtilmiştir. Bu durumda mahkemece raporlar arasındaki çelişkinin, Adli Tıp Kurumu raporunun kesin bir tespit içermemesi de gözetilerek konusunda uzman kişilerden oluşturulacak 3 kişilik bilirkişi heyetinden sahtelik iddiası ile ilgili olarak ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli yeni bir rapor alınıp iddia ve savunma çerçevesinde tüm deliller eksiksiz olarak değerlendirilerek giderilmesi ve varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş..." gerekçesiyle mahkememiz kararı bozulmuş ve bilahare karar düzeltme talebinin reddine karar verilmiştir.

Bozma kararı üzerine dosya esasa kaydedilmiş, taraf vekillerinin görüşleri alındıktan sonra bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.

Bozma kararı çerçevesinde taraflar beyanlarını ve belgeleri ibraz etmişler, talimat yoluyla İstanbul Güzel Sanatlar Fakültesinden seçilen 3 kişilik bilirkişi kurulundan rapor alınmıştır.

Anılan Müstecaplıoğlu-Metin-Dalman imzalı bilirkişi kurulu raporu ile. dava konusu çek ve çeke bağlı alonj üzerindeki imzalar optik ve dijital araç/gereçlerle incelenip karşılaştırma belgeleri ile karşılaştırıldığında; çek üzerinde adı geçen her şahsın imzasının grafolojik özellikler bakımından kendileri tarafından atılmış olduğu, çekin ön yüzündeki yazı ve imzaların ayrı kalemler ile oluşturulduğu, yine çekin arka yüzeyinde K2 ve K3'ün ikişer defa toplamda dört imzayı farklı kalemlerle atmış oldukları, alonj üzerinde bulunan imzaların da farklı kalemler ile yazılmış olduğu, çek üzerinde ve arkasında K2'e ait farklı kalemler ile atılmış 3 imza, çekin arka yüzeyinde yine farklı kalemler ile atılmış 2 imza, çekin ek uzantı(alonj) kısmında K1'e ait farklı kalemler ile atılmış 2 imza ve yine alonjda K9'e ait bir imzanın şahısların kendi eli ürünü olduğu, alonjun sonradan eklenip eklenmediği, kimin tarafından eklendiği, başka bir kağıdın muhtelif bir bölümünden kesilip çeke ilave edilip edilmediği konusunda bilimsel olarak bir kanaate ulaşılamadığı, sonuç olarak 6 defa dolaşıma çıkmış ve muhtelif zamanlarda farklı kalemlerle ciro edilip imzalanmış, banka tarafından kabul edilip meblağın 693.98 TL'lik kısmı ödenmiş olan çekte, çek ve alonj üzerindeki imzaların şahısların kendilerine ait samimi imzalarını taşıdığı belirlenmiştir.

Şu halde, alonjun sonradan eklenip eklenmediği, kimin tarafından eklendiği, başka bir kağıdın muhtelif bir bölümünden kesilip çeke ilave edilip edilmediği hususlarının bilimsel olarak tespitinin mümkün olmadığı kesinleşmiştir. Bu temel sorunun hukuki olgular ve maddi olguların, Yargıtay bozma ilamı çerçevesinde dosyada bulunan deliller ve belgelerin irdelenmesi suretiyle çözümlenmesi gerekmektedir.

Bu bağlamda, sahtecilik eyleminin ispatının hukuki fiilin ispatı olduğu, hukuki fiillerin her türlü delille ispat edilebileceği, menfî tespit davasında davacının kural olarak inkar eden olduğu, ancak bundan hareketle ispat yükünün inkar edene değil, senede delil olarak dayanmak isteyen davalı tarafa düştüğünün ileri sürülmemesinin gerektiği, zira sahteliği iddia eden tarafın, kendi lehine hukuksal sonuç yararına bir vakıayı öne sürüp o vakıaya dayandığı, bu nedenle uyuşmazlığa konu çekle alonj üzerindeki beyanın sahteliği konusunda ispat yükünün davacıya ait olduğu, ancak ispat güçlüğü ve imkansızlığı olan durumlarda, delillerin karşı tarafın hakkaniyet sahasında olduğu veya tecrübe kurallarına göre olağan durumun aksinin iddia edildiği durumlarda delil gösterme yükünün karşı tarafa geçebileceği, ayrıca delillerin değerlendirilmesi ilkesi çerçevesinde hakimin tecrübe kurallarını da dikkate alması gerektiği, olayların çoğunda doğrudan ispat gerçekleşemeyeceğinden, tecrübe kurallarının da dikkata alınmasının zorunluluk olduğu,

Karşıyaka 2.Asliye Ceza Mahkemesinin hükme esas aldığı delillerin bu dosya açısından da kuvvetli takdiri delil niteliğinde olduğu, Karşıyaka 2.Asliye Ceza Mahkemesince sanıklar K3, K2 ve K1’in resmi belgede sahtecilik suçunu işledikleri sabit olduğundan sanıkların şahsi halleri ve sosyal durumları göz önünde bulundurularak cezalandırılmalarına, CMK 232/5 maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesin bir mahkumiyet anlamında olmadığı, bu kararın sanık hakkında hukuki sonuç doğurmadığı, ortada ceza hukuku anlamında kesinleşmiş bir mahkumiyet hükmü bulunmadığından ceza mahkemesinin bu kararının hukuk hakimini bağlamayacağı, bu uyuşmazlıkta kesin hüküm ve kesin delil teşkil etmediği, ancak kuvvetli bir takdiri delil olduğu,

Çekte cirosu bulunan kişilerin davacı ile öteden beri ticari ilişkileri bulunmakta ise de, bu ticari ilişkinin 2010 yılı sonu itibariyle sonlandırıldığı, davacının çek miktarı kadar dava dışı bu kişilerle herhangi bir satım ilişkisinin olmadığı, özellikle çekte davacıdan bir önceki ciro sahibi olan dava dışı F5 Ltd. Şti. ile davacı arasındaki ticari ilişkinin boyutu, defter, kayıt ve belgelerle birlikte incelendiğinde, davacının dava dışı bu şirkete herhangi bir satımının olmadığı, adı geçen şirketin davacıya yaptığı işler karşılığında düzenlediği fatura bedellerinin tamamının davacı tarafından ödendiği, halta avans şeklinde fazladan 110.046,85 TL ödendiği, davacı ile davalı arasında gerçekleşmiş herhangi bir ticari ilişki veya ödünç para alma ve verme işleminin bulunmadığı,

Düzenleme ve ibraz tarihi aynı olan çekin, davacının hukuki ve ticari ilişkilerinin sona erdiği K2 tarafından düzenlendiği, lehtar F2 Mühendislik End. Ltd. Şti. tarafından yapılan beyaz cirodan sonra çekin yine K2'ün şahsi firmasına verildiği, K2 tarafından senedin tekrar ciro edildiği, sonraki cironun kardeşi K3 tarafından firma kaşesi altında yapıldığı, bundan sonraki cironun da F5 Çelik Konst. Ltd. Şti. tarafından yapıldığı, senedin arka yüzünün bu şekilde dolmasından sonra alonjun eklenerek ilk cironun davacı F1 A.Ş. tarafından yapılmasının, alonja kadar yer alan cirantanın imzalarının davacı ile ilişkisi sona eren firmalar olmasının, çok büyük meblağlı çekin bu kişiler arasında senedin hamiline yazılı senet gibi tedavülüne olanak sağlayan beyaz cirolarla tedavül etmesinin, lehtarın senedi tekrar düzenleyene ciro etmesinin, ciro edenler arasında kardeşlik bağının, çekin davacının defter kayıtlarında bulunmamasının hayatın olağan akışına ve genel hayat tecrübesine uygun olmadığı,

Son olarak, alonj üzerinde sadece davacının imzası olup alonj ile çek arasında maddi ve iradi bağın bulunmadığı, yani alonjun -mahkememiz kasasında bulunan- dava konusu çekten tahrifat yapılmadan ayrılmayacak nitelikte sıkı bir şekilde bağlı olmadığı ve çeklen doğan hakların devrine yönelik bir irade beyanı içermediği, yukarıda açıklanan maddi vakalar da dikkate alındığında böyle bir alonj işleminden dolayı davacının sorumlu tutulmasının hayatın olağan akışına ve genel hayat tecrübelerine uygun düşmediği,

Hal böyle olunca, davacının Karşıyaka 4.İcra Müdürlüğünün 2011/1352 E.sayılı icra takibine konu edilen F3 Karşıyaka İzmir Şubesi nezdindeki hesaptan keşidcci K2 tarafından keşide edilmiş lehdarı F2 Mühendislik Endüstriyel Sist. Makine Çelik Kons. İml. Montaj ve İnşaat San. Tic. Ltd. Şti. olan 08/02/2011 keşide tarihli 6.000.000,00 TL bedelli çekten dolayı davalıya borçlu olmadığı anlaşılmıştır.

Dosya içeriğine, tarafların özel durumlarına, mahkememizin 24/01/2013 tarihli celse 2 nolu ara kararı ve 14/03/2013 tarihli celse 3 nolu ara kararları uyarınca, senedin konu edildiği icra takibinin tedbiren durdurulmasına karar verilmiş olmasına göre, davacı tarafın kötü niyet tazminatı isteminin reddi gerektiği kanaatine varılmıştır.

Davanın sonucuna göre, mahkememizin 12/10/2017 tarih 2017/432 E.sayılı ara kararında belirtilen gerekçeler de dikkate alınarak, davalı taratın ileri sürdüğü ihtiyati tedbirin kaldırılması, ihtiyati haciz, teminatın iadesi, geçici ödeme şeklindeki geçici hukuki koruma taleplerinin -şartları oluşmadığı için- reddine karar vermek gerekmiştir

Müdahale talebi reddedilen K2'ün bozma öncesi tesis edilen mahkememizin 24/12/2014 gün 2011/92 E., 2014/506 K.sayılı temyiz etmediği ve bozma kapsamı dışında kaldığı, müdahale talebinin reddine yönelik mahkememiz kararının kendisi yönünden kesinleşmiş olduğu anlaşıldığından, karar başlığında tarat olarak gösterilmemiştir.

HÜKÜM:

Yukarıda açıklanan nedenlere, kararın dayandığı yasal gerekçeye, dosyadaki delillere ve heyetin taktirine göre:

Davanın KABULÜNE,

Davacının, Karşıyaka 4.İcra Müdürlüğünün 2011/1352 E.sayılı icra takibine konu edilen F3 Karşıyaka İzmir Şubesi nezdindeki hesaptan keşideci K2 tarafından keşide edilmiş lehdarı F2 Mühendislik Endüstriyel Sist. Makine Çelik Kons. İml. Montaj ve İnşaat San. Tic. Ltd. Şti. olan 08/02/2011 keşide tarihli 6.000.000,00 TL bedelli çekten dolayı davalıya borçlu olmadığının TESPİTİNE,

Davacı vekilinin kötü niyet tazminatı isteminin REDDİNE.

Davalı tarafın ileri sürdüğü tüm geçici hukuki koruma taleplerinin

AYRI AYRI REDDİNE,

Alınması gerekli 409.860,00 TL ilam harcından peşin alınan 93.890.20 TL harcın mahsubu ile bakiye 315.969,80 TL karar harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,

Davacı tarafından sarfedilen, 93.911,50 TL peşin harçların, bozma ilamından önce sarfedilen 1.857,60 TL ve bozma ilamına konu karardan sonra sarfedilen

1.402,20 TL olmak üzere toplam 97.171,30 TL yargılama giderinin ve A.A.Ü.T.'ne göre belirlenen 125.200,00 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

Sarfedilmemiş gider avansının bulunması durumunda karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde temyiz yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı oybirliği ile verilen karar açıkça okunup, anlatıldı. 31/01/2018