Dosya olarak kaydet: PDF - TIFF - WORD
Görüntüleme Ayarları:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

BİRİNCİ BÖLÜM

KARAR

ECZACIBAŞI YAPI GEREÇLERİ SAN. VE TİC. A.Ş. BAŞVURUSU

BİRİNCİ BÖLÜM

KARAR

Başkan : Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler : Serdar ÖZGÜLDÜR

Burhan ÜSTÜN

Hicabi DURSUN

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

Raportör : Volkan ÇAKMAK

Başvurucu : Eczacıbaşı Yapı Gereçleri San. ve Tic. A.Ş.

Vekili : Av. Semra YENER

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, idari para cezasının iptali istemiyle açılan davada lehe olan mevzuat hükümlerinin uygulanmaması ve yargılamanın makul sürede tamamlanmaması nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 21/10/2015 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

6. Başvurucu Şirket, seramik sağlık gereçlerinin üretimi alanında faaliyet göstermektedir.

7. Başvurucu Şirket hakkında, iştigal alanında faaliyet gösteren diğer bazı şirketlerle anlaşma yaparak rekabeti bozduğu iddiasıyla Rekabet Kurumu tarafından soruşturma başlatılmıştır.

8. Başvurucu Şirketin yazılı ve sözlü savunmasının da alındığı soruşturma sürecinin sonunda, uyumlu eylemler ve anlaşmalar ile 7/12/1994 tarihli ve 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun hükümlerinin ihlal edildiği gerekçesiyle başvurucu Şirkete Rekabet Kurumu tarafından 2/2/2006 tarihli işlemle idari para ceza verilmiştir.

9. Başvurucu Şirket, söz konusu işlemin iptali istemiyle Danıştay Onüçüncü Dairesi (Mahkeme) nezdinde dava açmıştır.

10. Mahkeme 27/1/2009 tarihli kararıyla davayı reddetmiştir. Ret gerekçesinde öncelikle 4054 sayılı Kanun uyarınca rekabeti bozma, kısıtlama amacı taşıyan veya bu sonucu doğuran uyumlu eylem ve anlaşmaların yasak olduğu; bu nitelikte eylemlerde bulunan şirketlere ise idari para cezası verileceği hatırlatılmıştır.Seramik Sağlık Gereçleri Üreticileri Birliğinin de üyesi olan başvurucu Şirketin aynı pazarda faaliyet gösteren diğer bazı şirketler ile toplantılar vasıtasıyla da bir araya gelerek satım fiyatı ve şartlarının tespit edilmesi, arz miktarının kontrolü, pazar paylaşımı, bilgi değişimi hususlarında yatay anlaşma ve uyumlu eylemler yaptıklarının soruşturma sürecinde yapılan tespit ve elde edilen delillerden anlaşıldığı vurgulanmıştır. Başvurucu Şirket tarafından yapılan bu tespitlerin aksinin ispat edilemediği hususunun altı çizilmiştir. Ayrıca idari para cezasının karara bağlandığı toplantının usulüne uygun yapıldığı ve cezanın hesaplanmasında mevzuata aykırı bir yön bulunmadığı belirtilmiştir. Sonuç itibarıyla başvurucu Şirketin eylemine uygun bir biçimde idari para cezasıyla cezalandırıldığı ifade edilerek dava konusu işlem hukuka uygun bulunmuştur.

11. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu 1/4/2013 tarihli kararıyla ret hükmünü onamıştır. Karar düzeltme istemi aynı Kurulun 27/4/2015 tarihli kararıyla reddedilmiştir.

12. Başvurucu, nihai kararı 21/9/2015 tarihinde tebellüğ etmesinin ardından 21/10/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

13. 4054 sayılı Kanun'un 3. maddesinde teşebbüs ve teşebbüs birliğişöyle tanımlanmıştır:

"Teşebbüs : Piyasada mal veya hizmet üreten, pazarlayan, satan gerçek ve tüzelkişilerle, bağımsız karar verebilen ve ekonomik bakımdan bir bütün teşkil eden birimleri,

Teşebbüs Birliği : Teşebbüslerin belirli amaçlara ulaşmak için oluşturduğu tüzelkişiliği haiz ya da tüzelkişiliği olmayan her türlü birlikleri,"

14. 4054 sayılı Kanun'un "Rekabeti sınırlayıcı anlaşma, uyumlu eylem ve kararlar" kenar başlıklı 4. maddesi şöyledir:

"Belirli bir mal veya hizmet piyasasında doğrudan veya dolaylı olarak rekabeti engelleme, bozma ya da kısıtlama amacını taşıyan veya bu etkiyi doğuran yahut doğurabilecek nitelikte olan teşebbüsler arası anlaşmalar, uyumlu eylemler ve teşebbüs birliklerinin bu tür karar ve eylemleri hukuka aykırı ve yasaktır.

Bu haller, özellikle şunlardır:

a) Mal veya hizmetlerin alım ya da satım fiyatının, fiyatı oluşturan maliyet, kar gibi unsurlar ile her türlü alım yahut satım şartlarının tesbit edilmesi,

b) Mal veya hizmet piyasalarının bölüşülmesi ile her türlü piyasa kaynaklarının veya unsurlarının paylaşılması ya da kontrolü,

c) Mal veya hizmetin arz ya da talep miktarının kontrolü veya bunların piyasa dışında belirlenmesi,

d) Rakip teşebbüslerin faaliyetlerinin zorlaştırılması, kısıtlanması veya piyasada faaliyet gösteren teşebbüslerin boykot ya da diğer davranışlarla piyasa dışına çıkartılması yahut piyasaya yeni gireceklerin engellenmesi,

e) Münhasır bayilik hariç olmak üzere, eşit hak, yükümlülük ve edimler için eşit durumdaki kişilere farklı şartların uygulanması,

f) Anlaşmanın niteliği veya ticari teamüllere aykırı olarak, bir mal veya hizmet ile birlikte diğer mal veya hizmetin satın alınmasının zorunlu kılınması veya aracı teşebbüs durumundaki alıcıların talep ettiği bir malın ya da hizmetin diğer bir mal veya hizmetin de alıcı tarafından teşhiri şartına bağlanması ya da arz edilen bir mal veya hizmetin tekrar arzına ilişkin şartların ileri sürülmesi,

Bir anlaşmanın varlığının ispatlanamadığı durumlarda piyasadaki fiyat değişmelerinin veya arz ve talep dengesinin ya da teşebbüslerin faaliyet bölgelerinin, rekabetin engellendiği, bozulduğu veya kısıtlandığı piyasalardakine benzerlik göstermesi, teşebbüslerin uyumlu eylem içinde olduklarına karine teşkil eder.

Ekonomik ve rasyonel gerçeklere dayanmak koşuluyla taraflardan her biri uyumlu eylemde bulunmadığını ispatlayarak sorumluluktan kurtulabilir.

15. 4054 sayılı Kanun'un 16. maddesinde yasaklı eylemlerde bulunan teşebbüs niteliğindeki gerçek ve tüzel kişiler ile teşebbüs birlikleri veya bu birliklerin üyelerine Rekabet Kurulunun idari para cezası verebileceği hüküm altına alınmıştır.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

16. Mahkemenin 8/5/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

17. Başvurucu, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

18. Ferat Yüksel (B. No: 2014/13828, 12/9/2018)kararında Anayasa Mahkemesi; yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı ya da yargı kararlarının geç veya eksik icra edildiği ya da hiç icra edilmediği iddiasıyla 31/7/2018 tarihinden önce gerçekleştirilen bireysel başvurulara ilişkin olarak Tazminat Komisyonuna başvuru imkânının getirilmesine ilişkin yolu ulaşılabilir olma, başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesinin bulunup bulunmadığı yönlerinden inceleyerek bu yolun etkililiğini tartışmıştır.

19. Ferat Yüksel kararında özetle anılan başvuru yolunun kişileri mali külfet altına sokmaması ve başvuruda kolaylık sağlaması nedenleriyle ulaşılabilir olduğu, düzenleniş şekli itibarıyla ihlal iddialarına makul bir başarı şansı sunma kapasitesinden mahrum olmadığı ve tazminat ödenmesine imkân tanıması ve/veya bu mümkün olmadığında başka türlü telafi olanakları sunması nedenleriyle potansiyel olarak yeterli giderim sağlama imkânına sahip olduğu hususunda değerlendirmelerde bulunulmuştur (Ferat Yüksel, §§ 27-34). Bu gerekçeler doğrultusunda Anayasa Mahkemesi, ilk bakışta ulaşılabilir olan ve ihlal iddialarıyla ilgili başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesi olduğu görülen Tazminat Komisyonuna başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı sonucuna vararak başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemezlik kararı vermiştir (Ferat Yüksel,§§ 35, 36).

20. Mevcut başvuruda söz konusu karardan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.

21. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesinedeniyle kabul edilemez olduklarına karar verilmesi gerekir.

B. Yargılamanın Sonuçuna İlişkin İhlal İddiaları

1. Başvurucunun İddiaları

22. Başvurucu; lehe olan mevzuat hükümlerinin dikkate alınmadığını, rekabeti bozucu eylemde bulunan şirketin holdingten ayrı bağımsız bir tüzel bir kişiliğinin bulunduğunu ve idari para cezasının bildirildiği yazıda başvurulacak idari/yargısal makamların belirtilmemesi nedeniyle Anayasa'nın 36., 38. ve 40. maddelerinin ihlal edildiğini ileri sürmektedir.

2. Değerlendirme

23. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddiaları dikkate alındığında şikâyetin karar sonucuna yönelik olduğu anlaşıldığından incelemenin bu kapsamda yapılmasıuygun görülmüştür.

24. Başvurucu ayrıca işlemin bildirim usulünde Anayasa'nın 40. maddesinin ihlal edildiğini ileri sürmüşse de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) adil yargılanma hakkını düzenleyen 6. maddesinde ve etkili başvuru hakkını düzenleyen 13. maddesinde, Anayasa'nın 40. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır." şeklinde bir güvence öngörülmemiştir. Anılan hükümle devlete, işlemlerinde ilgili kişilerin hangi kanun yollarına ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtme yükümlüğü yüklenmiştir. Bu itibarla Anayasa ve Sözleşme’nin ortak koruma alanının dışında kalan söz konusu güvencenin bireysel başvuru kapsamında incelenemeyeceği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla Anayasa'nın 40. maddesinin ikinci fıkrasındaki güvence bireysel başvuruda bağımsız bir güvence olarak ele alınamaz. Bununla birlikte bu durum, mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddialar incelenirken -Anayasa’nın bütünlüğü ilkesi gereği- anılan hükmün dikkate alınmasına engel değildir (Özbakım Özel Sağlık Hiz. İnş. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti., B. No: 2014/13156, 20/4/2017, § 32). Başvurucu Şirket, mahkemeye erişim hakkına yönelik bir ihlal iddiasında bulunmadığından Anayasa'nın 40. maddesine yönelik olarak ayrıca bir değerlendirme yapılmamıştır.

25. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).

26. Somut olayda iddia, savunma ve tüm dosya kapsamı incelenerek ilgili kısımları yukarıda belirtilen (bkz. § 10) gerekçe ile hüküm kurulmuştur.

27. Mevzuatın, somut olayın ve delillerin yorumlanması yukarıda anılan ilkeler (bkz. § 25)uyarınca uyuşmazlığı çözmekle görevli mahkemenin takdirinde olup bireysel başvuruda değerlendirmeye konu edilemez.

28. Bu hâle göre başvurucu tarafından ileri sürülen iddialar, delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olup kararda bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan bir durumun da bulunmadığı dikkate alındığında ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.

29. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

Serdar ÖZGÜLDÜR bu görüşe katılmamıştır.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,

2. Yargılamanın Sonuçuna İlişkin ihlal iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA Serdar ÖZGÜLDÜR'ün karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 8/5/2019 tarihinde karar verildi.

KARŞIOY

Dosyanın incelenmesinde;

Başvurucu şirketin derece mahkemeleri önünde öne sürüp uzman mütalaalarıyla desteklediği şu iki iddianın gerekçeli kararlarda karşılanmadığı, hiç temas edilmediği ve irdelenmediği anlaşılmaktadır:

1. Rekabet Kurulunca İdari para cezası verilen şirketin (Eczacıbaşı Yapı Gereçleri San. ve Tic. A.Ş.) satış işlemiyle ve iddia konusu rekabetle hiç ilgisi olmayan bir üretim şirketi olduğu, bu cezaya muhatap olması gereken şirketin (İNTEMA) ise satış konusuyla ilgili şirket olmasına karşın, savunmasının dahi alınmadığı ve ayrı bir tüzel kişiliğe sahip bu şirket yerine kendilerine idari para cezası verilmesinin suç ve cezaların şahsiliği ilkesine aykırı düştüğü iddiası,

2. Bu idari para cezasına karşı yargı yollarına başvurulması nedeniyle yargılama süreci devam ederken 8.2.2008 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5728 sayılı kanunla 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunun 19. maddesindeki, 5 yıllık zamanaşımı süresinin karar aleyhine yargı yoluna başvurulması halinde kesileceği hükmünün yürürlükten kaldırıldığı, dolayısıyla lehe olan bu kanun hükümlerinin dikkate alınarak ve zamanaşımı süresinin dolduğu gözetilerek, verilen idari para cezasının ortada kaldırılması gerektiği iddiası.

Bu iki temel iddianın da derece mahkemesi kararlarının gerekçesinde karşılanıp tartışılmaması karşısında, “gerekçeli karar hakkının”, dolayısiyle Anayasanın 36. maddesinde belirtilen “adil yargılanma hakkının” ihlâl edildiği anlaşıldığından; hak ihlâli kararı verilmesi gerektiği değerlendirilmesiyle başvurunun kabul edilemez olduğu yolundaki çoğunluk kararına katılamadım.

Üye

Serdar ÖZGÜLDÜR