Dosya olarak kaydet: PDF - TIFF - WORD
Görüntüleme Ayarları:

YARGITAY KARARI

GÜNÜ :16.05.2001

SAYISI :2000/414 - 2001/538

DAVACI :E. F. V. Vekili:Av.E. Q.

DAVALI :V. Bankası A.Ş Vekili:Av.O. Y.

Taraflar arasında görülen davada İstanbul Asliye 5. Ticaret Mahkemesi’nce verilen 16.05.2001 tarih ve 2001/538 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi S. H. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkili ile davalı bankaya devir edilen Anadolu Bankası arasında Emeklilik Geliri Sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeye göre müvekkilinin 7 yıl boyunca toplam 12.600 DM. ödediğini, buna karşılık ödenen gelirin aylık 270.000 TL. olduğunu, bu miktarın günün ekonomik koşullarında gülünç kaldığını, bu nedenle sözleşmenin feshi için ihbarda bulunduklarını, edimler arası açık nisbetsizlik olduğundan sözleşmenin devamının beklenemeyeceğini ileri sürerek, 12.600 DM.nin 24.08.1981 tarihinden itibaren yürütülecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte, fiili ödeme günündeki rayici ile davalıdan tahsiline, sözleşmenin 4. maddesinin hükümsüzlüğü ile sözleşmenin feshine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı banka vekili, sözleşmenin 4. maddesinde sözleşmenin feshi halinde yapılacak işlemin ne olacağının belirtildiğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından davacının, 11 yıldır emeklilik aylığını aldığı, bundan sonra sözleşmenin feshini istemesinin hukuken mümkün olmadığı MK 2. anlamında hakkını kötüye kullandığı, ancak uyarlama davası açabileceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Yukarıda da açıklandığı gibi davalı banka, davalının sözleşmesinin feshi istemine karşı çıkmamakta, 30.11.1999 günlü esasa ilişkin beyanlarında; “fesih halinde ne gibi işlem yapılacağı sözleşme metninde açıkca yer almaktadır. Davacı emekli geliri adı altında 7 yıl faiz almıştır.” şeklinde açıklamalarda bulunmuştur.

Öte yandan, dinlenen bilirkişi de edimler arasındaki dengenin esaslı bir şekilde bozulduğunu, işlem temelinin çöktüğünü, böyle bir durumda davacının sözleşmenin feshini yahut uyarlama talep edebileceğini açıklamıştır.

Gerçekten de davacının 1981 yılında, yıllık peşin 1800 DM. tahsilatlı ödeme ile 1987 yılına kadar 12.600 DM. ödediği, buna karşılık Bankanın, 1988 yılında başlayıp, 1999 yılı itibariyle ayda 270.000 ile emekli aylığı ödediği anlaşılmaktadır. Bu meblağın davacı için ülkenin uzun süreden beri içerisinde bulunduğu yüksek enflasyon karşısında, kendisinden beklenen yararı sağlamaktan çok uzak olduğu dolayısıyla süresiz sözleşmenin tarafların başlangıçta birbirlerine taahhüt ettikleri menfaatler dengesinin aşırı bir biçimde bozulması nedeniyle işlem temelinin çöktüğü kuşkusuzdur. Olağanüstü ve elverişsiz koşullar karşısında ediminin karşılığını alamamak durumunda kalan ve güveni ve çıkarı sarsılmış tarafı sözleşmeyle bağlı tutmak, adalet kavramı ile bağdaşmaz. Davacı, süregelen enflasyonlar karşısında devamlı olarak mahkemelerden uyarlama istemek yerine, sözleşmenin feshini de isteyebilir. Kaldı ki, taraflar arasında imzalanan 24.08.1981 tarihli sözleşmesinin 1 ve 4. maddelerinin içeriğinden sözleşmenin taraflarca sonuçlandırma halleri de gözönünde bulundurulmuştur.Değinilen nedenlerden dolayı mahkemece, anılan tarafların karşılıklı edimlerinin sözleşme hükümlerine göre değerlendirilip, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davacının reddi usul ve yasaya aykırı olduğundan davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekili temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 25.01.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.