Dosya olarak kaydet: PDF - TIFF - WORD
Görüntüleme Ayarları:

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 24.04.2003 gününde verilen dilekçe ile dava konusu taşınmazın adına bedelsiz tescili, davalının gerekli teşebbüslerde bulunmasına karar verilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın husumet yönünden reddine dair verilen 15.05.2007 günlü hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

Dava, 01.11.1969 başlangıç tarihli kira sözleşmesinin 5. maddesi uya-rınca ifa istemine ilişkindir.

Davalı kooperatif, borçtan sorumlu olamayacağını, açılan davanın red-dini savunmuştur.

Mahkemece dava reddedilmiştir.

Hükmü davacı temyiz etmiştir.

Gerçekten dayanılan 01.11.1969 başlangıç tarihli sözleşmenin 5. mad-desinde "kooperatif bu yeri 99 sene satmayacak, ancak kooperatifin tasfiyesi halinde, bu yerin kiracı adına bedelsiz tescili için gerekli teşebbüste bulu-nacaktır" hükmüne yer verilmiştir.

İfa, borç ilişkisinde borçlunun yüklendiği "edimin sözleşme ve yasanın belirlediği çerçevede yerine getirilmesi demektir.

İfanın konusu, borçlanılan edimdir. Edimin konusu ile ifanın konusu ilke olarak aynıdır. Borçlu, alacaklıya yalnız borçlanılan edimi ifa etmek suretiyle borçtan kurtulur; bu suretle borç sona erer. Alacaklı da esas itibariyle borçludan yalnız borçlanılan edimin ifasını talep edebilir. Alacaklı ve borçlu borçlanılan edimle bağlı olup, başka bir edim ifa konusu olamayacağı gibi talep de edilemez.

Ahde vefa (=söze sadakat) kuralı gereği, asıl olan borçlunun borcunu iradesiyle ifasıdır. Fakat borçlu, ifa imkanı bulunduğu halde borcunu iradesi ile yerine getirmez ise, alacaklı onu aynen ifaya zorlayabilir.

İfa davası, alacaklının, borcunu kendi isteği ile ifa etmeyen borçlu aleyhine açabileceği, onu zorla ifaya mecbur bırakacağı bir mahkeme kararını sağlamak gayesiyle açılan davadır.

Ne var ki; bilirkişi tarafından düzenlenen rapor ve krokide çekişme konusu yapılan (A) harfli 165 m2'den ibaret taşınmaz bölümünün uygulama imar planında yola terkin edildiği sabittir. Bu haliyle sözleşmenin ifası son-radan ortaya çıkan imkansızlık nedeniyle olanaklı değildir. Borçlar Kanunu'nun 117. maddesi hükmünce de karşılıklı taahhütleri içeren sözleşmelerde borçluya yüklenemeyen nedenler dolayısıyla borcun ifası mümkün olmazsa borç ortadan kalkar. Somut uyuşmazlıkta, kira sözleşmesine konu ve davalı kooperatifin

ileride kiracı adına bedelsiz tescili için gerekli teşebbüste bulunmayı taahhüt ettiği taşınmaz bölümü yol olarak terk edilmek suretiyle kamu malı haline geldiğinden, borcun ifasında imkansızlık vardır. Davanın reddi açıklanan bu nedenle doğrudur.

Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre, davacının bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun hükmün (ONANMASINA), 18.02.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.