Dosya olarak kaydet: PDF - TIFF - WORD
Görüntüleme Ayarları:

MAHKEMESİ: ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın ecrimisil talebinin kısmen kabulüne, meni müdahale talebi yönünden ise konusuz kalan talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili ve davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'nün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.

Davacılar, 648 ada 34 parsel sayılı taşınmazdaki 5 nolu bağımsız bölümün hükmen adlarına tescil edildiğini, davalının haklı ve geçerli bir neden olmaksızın taşınmaza müdahale ettiğini, ihtara rağmen müdahalenin sonlandırılmadığını ileri sürerek elatmanın önlenmesi ile 30.05.1998-30.05.2003 tarihleri arasında 25.042,00TL ecrimisile karar verilmesini istemişlerdir.

Davalı, dava konusu taşınmazda paydaş olduğunu, tam pay üzerinden ecrimisil talep edilemeyeceğini, taşınmazın anahtarlarını 08.06.2004 tarihinde noter aracılığıyla teslim ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davalının zilyetliğinin haksız olduğu gerekçesiyle ecrimisil talebinin kısmen kabulüne, meni müdahale talebi yönünden ise konusuz kalan talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Davacılar vekilinin temyiz dilekçesinin 14.10.2014 tarihinde davalı vekiline tebliğ edildiği, davalı vekilinin katılma yoluyla 31.10.2014 tarihinde hükmü temyiz ettiği saptanmıştır. Buna göre tebliğ tarihi ile davalının katılma yoluyla temyiz tarihi arasındaki 10 günlük yasal süre aşılmıştır. Davalının temyiz dilekçesinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nın 432/4 maddesi ve 1.6.1990 tarih 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca süreden REDDİNE,

Davacıların temyiz itirazının incelenmesine gelince;

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...’in ... 4. Noterliği 25.06.1969 tarih 15471 yevmiye numaralı vasiyetname ile terekesindeki tüm mal varlığının ¼’ ünü davalıya vasiyet ettiği, vasiyetnamenin iptaline ilişkin açılan davanın ... 2.Asliye Hukuk Mahkemesi 1998/18 Esas, 1998/150 Karar saylı kararıyla reddedilerek 05.05.2000 tarihinde kesinleştiği, bu durumda davalının mirasbırakanın ölüm tarihi olan 18.04.1994 tarihinden itibaren mirasçı olduğu anlaşılmaktadır.

Ayrıca, dava konusu taşınmazın muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak davalıya devredildiği iddiası ile açılan ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesi 12.12.2001 tarih 1994/521 Esas, 2001/865 Karar sayılı kararında, tapu kaydının iptali ile mirasçı olan davacılar adına miras payları oranında tescile karar verilmiş ve karar 18.04.2003 tarihinde kesinleşmiştir. Ancak davalı tarafından açılan vasiyenamenin tenfizi ve tapu iptal tescil davası sonucunda, ... 13. Asliye Hukuk Mahkemesi 22.06.2010 tarih 2009/7 Esas, 2010/281 Karar sayılı kararı ile vasiyetnamenin tenfizine, çekişme konusu taşınmazın ¼ payının iptali ile davalı adına tesciline karar verilmiş, bu karar da 22.09.2011 tarihinde kesinleşmiştir. Bu durumda, 648 ada 34 parsel sayılı taşınmazda bulunan 5 nolu bağımsız bölümde davacılar ..., ..., ... ve davalı ...’nun paydaş olduğu dosya kapsamıyla sabittir.

Bilindiği üzere, hukukumuzda mirasın kazanılması 4721 sayılı Türk Medeni kanunun 599. maddesinde “(1)Mirasçılar, mirasbırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak, kanun gereğince kazanırlar...(3)Atanmış mirasçılar da mirası, mirasbırakanın ölümü ile kazanırlar. Yasal mirasçılar, atanmış mirasçılara düşen mirası onlara zilyetlik hükümleri uyarınca teslim etmekle yükümlüdürler.” şeklinde düzenlenmiştir.

Somut olaya gelince; mahkemece her ne kadar çekişme konusu taşınmazın muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil davasının karar tarihi olan 12.12.2001 tarihinden eldeki dava tarihi 02.09.2003 tarihine kadar taşınmazın tamamı üzerinden ecrimisile hükmedilmiş ise de, davalının murisin ölüm tarihi 18.04.1994 tarihinden itibaren taşınmazın ¼ payına sahip olduğu, davacıların ecrimisil talebinin 30.05.1998-30.05.2003 tarihleri arasına ilişkin olduğu anlaşılmakla, davalının taşınmazda paydaş olduğu ve davacıların ecrimisil talep ettikleri dönemler dikkate alınmaksızın hüküm kurulması isabetsizdir.

Hal böyle olunca, davalının mirasbırakanın ölüm tarihi itibariyle mirasçı olduğu gözetilerek ve taleple bağlı kalınmak kaydıyla hüküm kurulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.

Öte yandan, mahkemece; yargılama sırasında 08.06.2014 tarihli noter ihtarnamesi ve emanet tutanağı ile taşınmazın anahtarının teslimi edildiği, davalının taşınmaza müdahalenin sona erdiği gerekçesiyle elatmanın önlenmesi bakımından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 331/1. maddesinde, "Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde, hakim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder" hükmünü içermektedir.

Bu durumda; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 331/1. ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 6. maddeleri de değerlendirilmek suretiyle vekalet ücreti ve yargılama giderleri yönünden olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, bu yönden bir hüküm kurulmaması da doğru değildir.

Davacılar vekilinin bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.