Dosya olarak kaydet: PDF - TIFF - WORD
Görüntüleme Ayarları:

Taraflar arasında görülen davada Yozgat 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 13/12/2011 tarih ve 2011/522-2011/694 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalılar vekili ve katılma yolu ile davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 18.05.2012 günü hazır bulunan davacı vekili Av. K1 ve K2 ile davalı vekili Av. K3 dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi K4 tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, Almanya Nürnberg Sulh Mahkemesi tarafından verilen 19.10.2007 tarihli, 35 C 3245/07 numaralı kararın kesinleştiğini ileri sürerek, kararın tenfizine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar vekili, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, davanın reddine ilişkin verilen karar Dairemizce “davacının davalı hakkında Türkiye’de dava açtığı ve bunun TTK’nın 405/2. maddesi gereğince reddedildiğinin ispat edilemediği, mahkemenin tenfiz isteminin reddine ilişkin gerekçenin dosya kapsamına uygun olmadığı” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararı, davalılar vekili ve katılma yolu ile davacı vekili temyiz etmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalılar vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2- Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkin olup, mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, yabancı bir mahkeme kararının tenfiz edilmesi için öncelikle kararın usulünce kesinleşmiş olması gerekmektedir.

Somut olayda, tenfizi istenen Nürnberg Sulh Mahkemesi’nin kararında, kararın bir suretinin davalıya 16.11.2007 tarihinde tebliğ edildiği ve kararın kesinleşme tarihinin 22.01.2008 olduğu yazılı ise de dosyaya ibraz edilen yabancı mahkeme kararının tercümesinden kararın davalıya hangi usulle tebliğ edildiği anlaşılamadığı gibi dosya içinde davalıya karar tebliğinin nasıl yapıldığına ilişkin de herhangi bir belge mevcut değildir.

Bu itibarla, mahkemece davaya konu kararın tebliğine ilişkin belgeler dosyaya getirtilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.

Kabule göre de, Dairemizce tenfiz davaları nitelikleri itibariyle eda davası değil, tespit davası mahiyetinde kabul edilmesi nedeniyle maktu harca ve maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, nisbi harca ve nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru olmamış, kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir.

3- Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince, davacı tarafça yabancı mahkeme ilamının tenfizi talep edilmiş ve mahkemecede anılan kararın tenfizine karar verildiği halde davacı tarafın fazlaya ilişkin her hangi bir istemi olmamasına rağmen davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmayıp kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile kararın, davalılar yararına BOZULMASINA, 3 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, takdir edilen 900,00 TL duruşma vekalet ücretinin taraflardan alınarak yek diğerine verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 18.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.