Dosya olarak kaydet: PDF - TIFF - WORD
Görüntüleme Ayarları:

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi (İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla)

SAYISI : 2022/1 Esas, 2024/2 Karar

HÜKÜM : Davanın reddi

Taraflar arasındaki hakem kararının iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Bölge Adliye Mahkemesince itirazın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi (İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla) kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasındaki uyuşmazlığın hakem heyeti kararıyla neticelendirildiğini ancak hakem heyetinin görev sınırlarını aştığını, uyuşmazlığın arabuluculuk nezdinde çözümü noktasında tahkim yargılamasını beklettiğini, arabuluculuk nezdinde anlaşmanın sağlanamaması ihtimalinde ise yeniden (aynı ya da başka hakem heyeti) hakem heyeti teşekkül ettirilerek ve usulü anlamda yeni bir dava açılmak sureti ile sonuca varılması biçiminde olması gerektiğini, tahkim heyetinin derdest davayı görmeye muktedir olup olmamasına ilişkin problemin kamu düzenine ilişkin olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin 13.1 ve 13.2 maddeleri birlikte incelendiğinde İstanbul Tahkim Kurulunun yetkili olarak tespit edildiğini, davanın "İstanbul Tahkim Merkezi"nde değil, "İstanbul Tahkim Kurulu"nda görülmesi gerektiğini, hakem heyetinin davacının sözleşme ihlallerini dikkate almadığını, sözleşme ekindeki takvime göre 4. ve son teslimat 2016 Ocak ayı başında tamamlanması gerektiğini, teslimatlarda büyük gecikmeler yaşandığını, gecikmenin varlığını ve gecikmenin davacının kusurundan kaynaklandığını ortaya koyduğunu, davacının hiçbir alacak talebi kabul edilmemekle birlikte yapılan açıklamaların dışında, davacı yan, müvekkile gönderdiği yazı ile akreditifli alacağından feragat ettiğini, feragat edilen hakkın dava konusu edilmesinin mümkün olmadığını, taraflar arasındaki sözleşmede ya da sair bir belgede ölçüm işlerinin sorumluluğunun müvekkilde olduğunu gösteren hiçbir açıklama olmadığını, müvekkil şirket yetkilisi Battal Kara'ya ait olduğu iddia edilen parafın da kendisine ait olmadığını, somut olayda imza bile olmadığından, tanık beyanı ile müvekkil aleyhine borç yaratılamayacağını ileri sürerek hakem heyeti kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; tahkim sözleşmesinin bulunduğu hallerde arabuluculuğun dava şartı olmadığını, hakem heyeti tarafından tahkim yargılaması durdurulduğunu, arabuluculuk süreci başlatıldığını, tarafların anlaşamaması üzerine de 10 Aralık 2020 tarihinde son tutanak düzenlendiğini ve akabinde tahkim yargılamasının kaldığı yerden devam ettiğini, yapılan işlemlerde herhangi bir hukuka aykırılık olmadığını, dava dilekçesindeki iddiaların, hakem heyeti tarafından zaten detaylı bir şekilde incelenip karara bağlanan, uyuşmazlığın esasına ilişkin hususlardan ibaret olduğunu, davacının müvekkilinin hakkından feragat ettiği yönündeki iddialarının da her türlü hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, eksik inceleme veya kamu düzenine aykırılık teşkil eden bir husus olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

Bölge Adliye Mahkemesince, sözleşmede, tahkim makamı olarak "İstanbul Tahkim Kurulu" yazılı olduğu ancak İstanbul'da bu ünvan ile kurulan bir tahkim merkezi bulunmadığı, sözleşmedeki ibarenin "İstanbul Tahkim Merkezi" olarak kabulünde ve hakem heyetinin uyuşmazlığın çözümünde İstanbul Tahkim Merkezi'nin yetkili olduğunun kabulünün yerinde olduğu, hakem heyetince arabulucuya başvurulmadan dava açıldığı gerekçesiyle davanın erken açıldığına karar verilerek tahkim yargılamasının durdurulmasına usulü bir ara karar ile karar verildiği, usul ekonomisi gözetilerek alınan bu ara kararına engel düzenleme olmadığı, aksi kararlaştırılmamışsa tahkim süresi 1 yıl olup, taraflarca uzatılan süre içinde hakem kararının verildiği, davacı tarafından ileri sürülen iptal sebepleri yerinde olmayıp ,diğer iptal sebeplerinin de kararın esasına ilişkin olduğu, davanın esasına ilişkin inceleme yapılamayacağı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.

IV. TEMYİZ İNCELEMESİ

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, hakem heyeti kararının iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nun (6325 sayılı Kanun) 18/A maddesinin 18 inci fıkrası, 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu'nun 15 inci maddesi.

3. Değerlendirme

Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve kanuna aykırı bir yön bulunmamasına, 6325 sayılı Kanun'un 18/A maddesinin 18 inci fıkrasına göre tahkim yargılamasında zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulmasının gerekmemesine, hakem heyetince davanın erken açıldığına karar verilerek tahkim yargılamasının durdurulması yönündeki icapsız işleminin tahkim süresinin aşılmasına yol açmamış olmasına ve verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanması gerekmiştir.

V. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372 nci maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 06.11.2024 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.