Dosya olarak kaydet: PDF - TIFF - WORD
Görüntüleme Ayarları:

Dava dilekçesinde 199.250.000 lira alacağın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın 56.982.000 liranın tahsili cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili ile davalı tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

I- İDDİA, SAVUNMA VE YEREL MAHKEME KARARININ ÖZETİ

Davada; kira kaybı, hasar bedeli ve yönetim gideri toplamı olan 343.250.000 liranın davalının sözleşme gereğince davacıya vermiş bulunduğu 1.000 DM'ın dava tarihindeki (TL.) karşılığı olan 144.000.000 TL.nin düşülerek geriye kalan 199.250.000 TL.nin yasal faizi ile tahsili istenilmiş, davalı davanın yerinde bulunmadığını savunmuş, mahkemece bilirkişi eliyle belirlenen davacı alacağı toplamı olan 254.482.000 liradan davalının vermiş bulunduğu 1.000 DM. depozitonun BK.nun değişik 83. maddesi gereğince ödeme günündeki (karar tarihindeki) kur karşılığı olan 197.500.000 liranın indirilmesi ile geriye kalan 56.982.000 liranın tahsili cihetine gidilmiş, hüküm her iki taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

Taraflar arasındaki kira sözleşmesinin 4. maddesinde: "Daire kiracıya yeni olarak teslim edilip mal sahibi tarafından teslim alınırken eksiksiz ve temiz olarak teslim edilecektir." 5. maddesinde de: "Dairenin tahliyesi sırasında dairede mevcut veya meydana gelecek her türlü zarar ile elektrik, havagazı su bedellerinin ödenmemesi halinde bu zararları karşılamak için kiracı kira bedeli dışında teminat olarak 1.000 DM. teslim etmiştir. Mecurun tahliye edilmesi halinde meskende mevcut hasar durumuna göre gereken kesintiler yapıldıktan sonra bakiyesi kiracıya iade edilecektir" hüküm yer almış bulunmaktadır.

Davalının taşınmazı 24.4.1998 tarihinde tahliye ettiği ve hor kullanma sonucu kiralananda bazı hasarlar meydana getirdiği dosyadaki belge ve bilgilerden anlaşmaktadır.

Dosyadaki yazılara ve kararın dayandığı gerekçelere göre tarafların sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

II- KİRA SÖZLEŞMESİNE KONULAN GÜVENCE PARASI KAYDI GEÇERLİDİR:

Uygulamada kiralayanın, kira parasından başka, kiracının kiralanana vereceği muhtemel zararlara karşılık olmak üzere güvence parası adı altında bir para aldığı ve genellikle bunun için faiz hesaplanıp kira süresi sonunda kiralananda bir hasar yoksa kiracıya geri verileceğini, hasar varsa onun tutarıyla mahsup edileceğinin kararlaştırıldığı görülmektedir.

Borçlar Kanunumuz bir alacak için güvence gösterme borcunu, başka bir anlatımla genel olarak güvence edimini düzenlemediği gibi, alacaklıya ya da üçüncü kişiye güvence olmak üzere para veya kıymetli evrak bırakılması şeklindeki güvence türüne ilişkin teminata dair bir hüküm de getirmemiştir.

Kira parasını sözleşme yapılırken özgürce belirlemek olanaklı olduğuna göre, halk arasında "depozito" denilen aslında "güvence" niteliğinde bulunan bir miktar paranın kira ilişkisi başlarken alınması geçerli olup, 6570 sayılı Kanunun 16. maddesine aykırı bir yön de taşımamaktadır. Zira bu para, zarar-ziyanın veya sözleşmeye göre kendine ait giderlerin (elektrik, su, hasar tazminatı gibi) karşılanması amacıyla alınmaktadır. Bu nedenle güvence parası alınması hususu hukuka aykırı bulunmamaktadır.

III- DAVADAKİ EDİMLER ARASINDA TAKAS YAPILMAZ:

Takas, karşılıklı, muaccel ve aynı cins iki borcun, borçlulardan birinin tek taraflı irade beyanı ile sona erdirilmesidir (Aral, Fahrettin: Türk Borçlar Hukukunda Takas, Ank. 1994, sh. 1).

Fakat bir kimseye teminat için bırakılan para ile muhtemel alacağı takas edilmez.

BAŞKA BİR ANLATIMLA KEFALET DENİLEN TEVDİ VEYA BİR KİMSEYİ TEMİN İÇİN KENDİSİNE TEVDİ EDİLEN PARA İLE TAKAS OLANAKLI DEĞİLDİR (Andreas von Tuhr: Borçlar Hukukunun umumi Kısmı, c. 1-2, Çev. Cevat Edege, Yargıtay Yayını No: 15, Ank. 1983, sh. 674, dip not: 67). Zira taraflar aynı cins alacağa sahip olmadıkları gibi alacakların karşılıklı olduklarından da sözedilmez (BK. mad. 118/1). Şu hususa da işaret etmek gerekir ki, bir kimse kendi alacağı ya da borcu üzerindeki rehin hakkı ile takas yapılmaz.

IV- DOĞMASI MUHTEMEL BİR BORCUN İFASI UĞRUNA VERİLEN TEMİNAT:

Kiralayan kiracısından, muaccel olduğu tarihte alacağını kısmen veya tamamen söndürmeye yönelik olarak yabancı para almıştır.

Bu nedenle davacı kiralayan (alacaklı), kendisine verilen (teminat amaçlı) edimi borçlu (davalı, kiracı) hesabına asıl edime mahsup etmek üzere Türk Lirasına (TL.) çevirme konusunda özenli bir vekil gibi davranmak zorundadır. Alacaklı (davacı), ifa uğruna verilmiş edimi (teminatı), iyiniyetle paraya çevirecektir. Böylece edimden tatmin olduğu ölçüde borçluyu da (davalı, kiracı) borcundan kurtarmış olacaktır.

V- ALACAKTAN FAZLA KISMIN YABANCI PARA ÜZERİNDEN İADESİ GEREKİR:

Taraflar, yabancı paranın, "aynen", "efektif" olarak veya buna benzer başka terim veya deyimler kullanarak, yabancı para ile ödenmesini kararlaştırmışlarsa, bu durumda "gerçek yabancı para borcu" vardır. (BK. mad. 83/11). Bunun için tarafların belli kelimeleri kullanmaları gerekmez ise de (olayımızda olduğu üzere) sözleşmeden, iradelerinin borcun sadece yabancı para ile ödenebileceğinin anlaşılması gerekir. Aynen ödeme kaydı içeren (effektiuklausul) gerçek yabancı para borcunda, borçlu, ancak kararlaştırdıkları para birimini ödeyerek borcundan kurtulabilir. Zira aynen ödeme kaydının bulunması halinde (BK. mad. 83/11), konusu para olan edim maddi edime dönüşür.

Yukarıdaki açıklamaların doğal sonucu olarak; eğer alacağından fazlasını elde etmişse, geriye kalan kısmı (yabancı para üzerinden) davalıya (borçluya) iade etmek, alacaklının (davacının) yükümlülüğünü oluşturduğunu kabul etmek gerekecektir. Zira hesap verme ve hesap kapatma, alacaklının (kiralayanın, davacının) ifa uğruna almış olduğu teminat edimini kabullenmekle (sözleşme gereğince) üstlendiği bir yükümdür.

VI- KİRACININ TALİKİ DEF'İ HAKKI:

Alacak, depozitonun tesliminden itibaren değil ve fakat teslim edilen yabancı paranın Türk Lirasına çevrilmesinden itibaren hasıl olacak paranın alacaklıyı (kiralayanı, davacıyı) tatmine kafi geldiği oranda düşer. Öte yandan alacaklı (davacı) teminat olmak üzere verilen yabancı parayı Türk Lirasına çevirmek suretiyle alacağını elde etme olanağına malik olduğu müddetçe borçlu (kiracı, davalı) ona karşı taliki def'i ileri sürebilir. Zira alacaklı bir ifa vasıtasını kullanmaz ise sözleşmeye aykırı hareket etmiş olur. Şu var ki, alacaklı almış olduğu dövizin iadesini teklif ederek kiracının bu yöndeki def'ini ortadan kaldırabilir.

Borçlu (kiracı, davalı) verdiği yabancı parayı, borç ancak başka bir suretle düştüğü (itfa edildiği) takdirde geri alabilir.

VII- SONUÇ:

KİRACI MUHTEMEL HASARLARA KARŞI ÖNCEDEN BİR GÜVENCE PARASI VERMİŞSE KİRALAYAN TEMİNAT ALACAĞINI BU PARADAN MAHSUP EDEBİLİR (Tandoğan, Haluk: Borçlar Hukuku, Özel Borç İlişkileri, c. 1/2, Ank. 1985 sh. 187, 188).

O halde kiracının (davalının) muhtemel hasarlara karşı önceden bir güvence parası vermesi halinde bunu (doğması muhtemel bir borcun ifası uğruna verilen teminat) olarak nitelendirip kiralayanın (davacının) tazminat alacağını bu paradan muaccel olduğu tarih itibariyle mahsup edilebileceğini kabul etmek gerekir. Şu var ki davacı -kiralayanmahsup işlemini dava tarihi itibariyle yaptığına göre istemle bağlı kalınarak bir hüküm kurulmak gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan, kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), ve peşin alınan temyiz; harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 3.6.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.