Dosya olarak kaydet: PDF - TIFF - WORD
Görüntüleme Ayarları:

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; mülkiyeti kendisine ait, ... Parselde kayıtlı taşınmaz üzerinde bulunan ağaçların, davalı kuruma ait elektrik direklerinden çıkan yangın neticesinde yanarak zarar gördüğünü, bu hususta savcılık tarafından soruşturma başlatıldığını, Siirt Sulh Hukuk Mahkemesi'nin ... D.İş sayılı dosyası ile zararın tespit edildiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 2.480,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı; husumetin davalı kuruma yöneltilemeyeceğini, gerçekleşen olayda herhangi bir kusur ve ihmallerinin bulunmadığını, delil tespit dosyasında alınan bilirkişi raporunun kusura dayalı herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın, sadece olay yeri tespitine yönelik hazırlanmış olduğunu, bu sebeple hükme esas alınamayacağını, davaya konu olayın 09/07/2014 tarihinde gerçekleşmesine rağmen, delil tespitinin olay üzerinden yaklaşık beş ay geçtikten sonra, 12/12/2014 tarihinde yapıldığını, davaya konu edilen yangının başka sebeplerle çıkmış olma ihtimalinin bulunduğunu, talep edilen tazminat miktarının gerçek zararın üzerinde, açılan davanın ise haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu savunarak; davanın reddini istemiştir.

Mahkemece; savcılık dosyasında alınan 28/11/2014 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda, soruşturma konusu yangının çıkış sebebinin, ilgili yönetmeliğe aykırı olarak enerji nakil hattının kavak ağaçlarının yakınında bulunduğu, enerji nakil hattının bakım ve onarımından sorumlu olan personelin asli kusurlu olduğu, bahçelerde bulunan ve yangının çevreye yayılmasına sebebiyet veren kuru otları temizlemeyen bahçe sahiplerinin de tali kusurlu olduğu, yine olayın meydana geldiği yer ve sıcak hava şartlarının, rüzgarın etkisi ile

yangının çevreye yayılmasına neden olduğu ancak, tazminattan indirim yapılması halinde davacının zararının tam olarak karşılanmayacağı, daha fazla mağdur olacağı gerekçesiyle, davanın kabulüne, 2.480,00 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava; elektrik enerjisi dağıtım hattından kaynaklandığı iddia edilen yangın nedeniyle, maddi tazminat istemine ilişkindir.

1-) Bir binanın veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür. (TBK m.69; BK m.58)

Yapı malikinin sorumluluğu, bir bina ya da diğer bir inşa eserinin bizatihi kendisinden kaynaklanan bir nedenle oluşan zarardan sorumluluğu kapsamakta olup, niteliği itibariyle kusursuz sorumluluk türlerinden "olağan sebep sorumluluğu"dur. Burada malike kurtuluş kanıtı sunma olanağı tanınmamıştır. Malik ancak illiyet bağını kesen sebeplerin (mücbir sebep, zarar görenin kendi kusuru, üçüncü kişinin ağır kusuru gibi) varlığı durumunda sorumluluktan kurtulabilir.

Enerji nakil hatları, bölgede elektrik enerjisinin dağıtımını yerine getirmektedir. Bu faaliyet, varlığı ve niteliği itibariyle bir tehlike ve dolayısı ile zarar ihtimali taşıdığından, davalı şirketin sorumluluğu, bir sebep sorumluluğu olan kusursuz (objektif) sorumluluktur.

Sorumlu kişi veya işletmenin, kusurlu olup olmaması, özen ödevini yerine getirip getirmemesi, işletme veya nesnede (şeyde) bir bozukluk veya noksanın bulunup bulunmaması, meydana gelen zararın tazmin borcu yönünden bir etkiye sahip değildir. Zira bunların sebep oldukları zararlarda, kusurun bulunup bulunmadığı ya da rolünün olup olmadığı çoğu zaman bilinemediği veya ispat edilemediği gibi, sorumlu kişi veya işletme, her türlü özeni gösterse, gözetim ve denetim ödevini yerine getirse, gerekli bütün tedbirleri alsa bile, çoğu zaman zararın meydana gelmesini önlemek mümkün değildir.

Bina veya yapı eseri malikinin TBK'nın 69. maddesine göre sorumlu tutulabilmesi için, zararın, yapım bozukluğu veya bakım eksikliğinden doğduğu ispatlanmalıdır. Buradaki ispat yükü, zarar görene düşer. Bununla birlikte, zararla, yapım bozukluğu veya bakım eksikliği arasında uygun illiyet bağının da bulunması gereklidir. Yani zararın, yapımdaki bozukluktan veya bakımdaki eksiklikten dolayı meydana gelmiş olması gerekmektedir. Kanunda, bu illiyet bağının varlığı konusunda bir karine kabul edilmemiştir. Yapım bozukluğunu veya bakım eksikliğini ispat etmesi gereken zarar görenin, bir de illiyet bağının varlığını ispat etmesi gerekir. ( Hukuk Genel Kurulu'nun 24.02.2016 tarihli ve ... E., 2016/163 K. sayılı ilamı )

Burada sözü edilen illiyet bağı, uygun illiyet bağıdır. Uygun illiyet bağı, olayların olağan akışına ve hayat tecrübesine göre, sebebin, meydana gelen sonucu yaratmaya elverişli olmasıdır. Uygun illiyet bağı, sorumluluğu, zarar veren bakımından öngörülebilir risklerle sınırlamaktadır. ( Eren Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İstanbul 2009, s.611,s.617)

Somut olayda; davacı, dava dilekçesinde yangının davalının sorumluluğunda bulunan elektrik tellerinden çıktığını ve yangın kıvılcımlarının bahçesinde bulunan ağaçlarına zarar verdiğini iddia etmiştir. Dosya kapsamından, yangının 09/07/2014 tarihinde meydana geldiği, delil tespitinin ise 12/12/2014 tarihinde davalının yokluğunda yapıldığı anlaşılmaktadır. Delil tespit dosyasında alınan elektrik mühendisi bilirkişi raporunda; dava konusu bahçenin 150 metre yakınında enerji nakil hattının bulunduğu, hattın geçtiği güzergahın altında uzun ağaçların yer aldığı, iddiaya göre elektrik tellerinden çıkan kıvılcım neticesinde yangının meydana geldiği belirtilmiş olup, gerek hükme esas alınan raporda gerekse delil tespit dosyasında yangının çıkış şekline dair somut bir saptama yapılmadığı görülmüştür.

Hal böyle olunca, mahkemece; davacının uğradığı iddia edilen zarar ile davalının eylemi arasında illiyet bağının kurulamadığı dikkate alınarak, ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 20.05.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.